Bu tür yazıları sene sonuna bırakacaktım ama malum YGS açıklandı, yavaştan ileriye yönelik puan ve tercih hesapları başlar. O yüzden çok dikkatli olmanız gereken bu konuda bir uyarı yapmam gerek.
Geçenlerde bir internet sitesinde (hangi site olduğunu muhtemelen biliyorsunuz.) bir çocuğa rastgeldim. Çocuk İTÜ Makina kazanmış daha yeni. Hazırlık okuyor. Siteye konu açmış. Okulunu ve bölümünü iyice övmüş. En iyi bölüm makinadır demiş. Makina da en iyi İTÜ'de okunur demiş. Bu mantıkla gidilmesi gereken en iyi yerin İTÜ Makina olduğunu söylemiş.
Şimdi bu yazıyı yazmamın nedeni İTÜ Makina'nın kötü veya iyi olması değil. Çocuk daha hazırlık okuyor ama sanarsın mezun olmuş piyasaya atılmış feleğin çemberinden geçmiş. Öyle bir konuşması var ki. Boğaziçi için diyor oradan çıkan yönetici olur.
Bilkent için fakirler yurt parasından kâr etmek için yazıyor. ("-_-)
ODTÜ için İngilizce okumak o kadar iyi değil, İngilizce her yerde öğrenilir Türkçe daha iyi.
En gıral İTÜ lololo.
Sorsan daha bir bölüm dersine girmemiş. Yardırıyor da yardırıyor. O kadar saçma şeyler söylemiş ki ben de müdahale ettim. Ama konudaki başkaları tarafından saldırıya uğradım. En çok dikkatimi çeken şey Bilkent EE mezunuyum okul burssuzlardan dolayı zorlamıyordu Avea'da zor iş buldum keşke makine tercih etseydim diyen eleman.
Ertesi gün ortaya çıkan şey şu; o hazırlıktaki adamın 7 tane fake hesabı varmış. Bu konudaki bana saldıran "başkaları" meğerse hep aynı kişiymiş. Bilkentte okuduğunu söyleyen de aynı fakemiş.
Adam tam bir şizofren çıktı Rıza baba :)
Admine o kadar mesaj attım. Yapmayın etmeyin, bu çocuk herhangi bir otorite olmadan milleti yönlendiriyor, insanların geleceğiyle oynuyor. Kapatın şu konuyu. Tabii ki iq seviyesi bir hayli düşük olan ve mesaj silmekten başka bir şey yapmayan gerizekalı donanımhaber adminleri konuyu kapatmadı. Site her zamanki gibi bilgi kirliliğiyle öyle kaldı.
En azından kendi okuyucularımı kurtarayım..
*
Arkadaşlar tercih yaptığınız yeri araştırıyorken ilk yapmanız gereken şey oranın mezunu olmuş çalışan kişileriyle birebir görüşmek. Telefon da olur. Araya aracı sokmanızı pek önermem. Sorular hazırlayın bol bol sorun. Aynı zamanda kişinin sosyal statüsüne ve maaşına dikkat edin. (Eve doğalgaz takmaya gelen makine mühendisliği mezunu usta bana makine yaz demişti de o yüzden söyledim bunu.)
İkinci olarak, ekşisözlük olur, donanimhaber olur, uludağsözlük olur, o okullara giden kişileri bulup tek tek özel mesaj atın. Ama bu mesajları okul tanıtmak gibi bir amacı olmayan, sadece geçiyormuş uğramış kişilere atın. Yani okuluna gereksiz yere hayran kişilere atmayın çünkü bu zavallı gibi hazırlıkta okuyan kişiler çıkabilir karşınıza :)
İlkinden mezunlar napıyor onu öğreneceksiniz, ikincisinden okul nasıl bir yer. Bunlar kritik şeyler.
Ve tabii kendi özel sebeplerinizi de ihmal etmeyin. Basit bir örnek vereyim geçen yıl tıp yazacak olsam gözüm kapalı Cerrahpaşa yazardım, bu seneki aklımla ise gözüm kapalı Uludağ yazardım. Tıp yazacaksam kendi şehrimde okurdum yani. Tabii bu benim görüşüm. Ve kendime özel bir sebebim.
Özetle; internette kötü insanlar var. Güvenilir bir kaynak olmadıkları halde sağdan soldan çırptıkları bilgilerle sizi yalan yanlış yönlendirebiliyorlar. Araştırma yaparken ilk aradığınız şey tecrübe olsun. Örneğin ben Bilkentte Bilgisayar mühendisliğindeyim, 2 ay sonra birinci sınıfı bitiricem. Ben tutup da bilgisayar mühendisliği çok havalı diğer mühendisliklerden şundan bundan iyi dersem beni dinlemeyin. Çünkü ne kendim mezun oldum ne de aynı bölümden mezun tanıdığım var. Öyle biri olsaydı onun yaşamını örnek olarak gösterirdim ama "mezunlar para basıyor" gibi genellemelerde bulunmazdım. İşte insanlar bu konuda hassas değil. Cem Yılmaz'ın dediği gibi ülkede "Bilmiyorum." diye bir söz mevcut değil.
Night Sports USA adlı ABD şirketi ürettiği LED ışıklı topları satışa çıkardı. Gece golf oynamayı kolaylaştırmak amacıyla tasarlanan LED ışıklı golf topları şimdiden bir çok Golf Spor Kulübü tarafından sipariş edilmeye başladı.
Keen Golf Kulübü oyunları tarafından fikir olarak sunulan ve bu fikri tasarlayıp kullanıma sunan Night Sports USA isimli şirket resmi internet sitesinde Led Işıklı Golf toplarının tanıtımını yaptı.
Her atıştan sonra 8 dakika boyunca 4 farklı renkte ışık saçan ve bu ışığı bir kuyruk gibi düştüğü yere kadar sürükleyen toplar gece golf oynamayı kolaylaştırıp yaygınlaştırmayı amaçlıyor.
Yeni üretilen LED Işıklı golf topları normal golf topunun boyut ve ağırlığındadır. Normal golf topundan farklı bir özelliği ise suya düştüğünde batmayıp suyun üzerinde yüzebilmesidir.
Her bir top 40 saatlik bir pil ömrüne sahip olan toplar 4'lü paketler halinde $29.95 fiyatı ile satışa sunuldu.Paketlerde 1 kırmızı, 1 yeşil, 1 mavi ve 1 beyaz ışıklı top bulunuyor.
Bazı arkadaşlardan gelen "Site göz yoruyor." şikayeti üzerine işe fontu değiştirmekle başladım. Arial yaptım. Öncekiler mi yoksa bu mu? Cevap verirseniz sevinirim. Güncelleme: Yazmayı unutmuşum, yaptığım stratejileri sadece LYS'ye yönelik değil okul sınavlarına yönelik olarak da yaptım. Örneğin biyolojiye şimşek taktiği uygulayın dedim (yıldırım harekâtı deseymişim keşke). Bunu yazarken benim okul sınavlarımı da gözönünde bulundurarak bunu yaptığımı söylemeyi unutmuşum. Biyolojiye mecburen çalışacaktım, ben de oturup 12.sınıf biyoloji konularının %80'ini bitirmiştim. Bu taktiğin çıkış noktası budur. Türevle ilgili yazılarıma da Ekol Hocadan iki video izledim.
******************************************
Öncelikle kendimden tekrar bahsedeyim;
Merhaba ben azimli yazar. YGS1'de 1152. oldum. Böyle şaşırtıcı bulunan bir sonuçla gelince okulda bayağı havam oldu. YGS bittikten sonra LYS'de de strateji yapmaya devam ettim. Birazdan işe yarayan birkaç stratejimi açıklayacağım. Daha detaylı rehberler olacak mı derseniz, sınavlarım bittikten sonra diğer arkadaşlarıma danışarak bir şeyler yazmayı düşünüyorum. (Yine transferler olacak.)
Hikayem şu şekilde:.Haftada bir devamsızlık yaparak YGS'den önce ihmal ettiğim 12.sınıf konularını videolardan çalışarak bitirdim, sonra dershanede de aynı konuları işleyince tekrar etmiş oldum. Devamsızlık hakkım bir hayli azalmıştı, ya 2.sınavlardan sonra mayıs ayında okula 3 hafta gelip hazirandaki sınavları iptal ettirebilecektim (rapor alarak) ya da 3 hafta ders çalışıp sadece deneme çözecek kıvama geldiğimde okulda hiçbir 12.sınıf yokken okula gidip rahat rahat dersimi çalışacaktım. Sınavlar artık pek önemli değildi. Ben ikinci seçeneği seçtim. En sıkı çalıştığım ay mayıs ayı oldu, mayıs ayı önemli onunla ilgili ayrıca bir yazı gelecek.
En büyük hatam "LYS süre kullanımı ölçmüyor bilgi ölçüyor nasolsa çok deneme çözmeme gerek yok." diyip YGS'deki deneme performansımı LYS'de göstermemek oldu. Matematiği ve Geometriyi yetiştiremedim. (Tüm sorulara baktım ama tüm soruları çözemedim, zamanım olsaydı bazılarını çözebilirdim.)
Sonuç olarak netlerim şu şekildeydi:
O değil de diploma notu 39 sıra ileri atabilmiş sadece ehuehe.
Sonuç olarak yükseliş yerine düşüş yaşadığım için biraz kendime güvensizliğim var ama neyse. Başıma daha kötüsü de gelebilirdi.
Matematik:
Arkadaşlar size yazın 12.sınıf çalışın dedim çünkü ben 12.sınıf konularından sıkılmış, limitten sonrasını boşlamıştım. YGS bittiğinde ilk işim türev çalışmak oldu. Oturduğum video sitesinin karşısına hepsini bir günde bitirdim. Bütün formülleri cartı curtu not ettim. Üzerine test çözünce pek de sorun olmadı. Türev kolay arkadaş, bir kaç tane kuralı var, çoğu da mantığa dayalı.
Türevde zorlanabileceğiniz tek şey türev tanımı. Onu geçen sene anlamamıştım çünkü ezberciliği anca lisede ezberci olduğumdan (gerçi 12.sınıfta biraz atmaya başlamıştım) (ezberciliğin nedeni sınavlara son gün çaışmak elbette) hala ezberlemeye çalışıyordum. Güncel: Türev tanımını ezberlemeye kalkarsanız şöyle bir durumla karşılaşabilirsiniz: Gerçi bu limiti anlatıyor ama türev için de aynı şey geçerli.
Hemen anlatayım.
Formül şu:
Ama 2 bilinmeyen olduğundan direkt olarak F'(3) nasıl bulunur onu göstereceğim.
F(x) = x^2 (xkare)
İşlemlere isterseniz bakın, ama önce açıklama yapayım.
Bakın arkadaşlar olay şu;
Bir doğrunun eğimi nasıl bulunur? (y2 - y1) / (x2 - x1) değil midir? Yani yüksekliği tabana bölüyoruz bir nevi.
Peki fonksiyon nedir? Fonksiyon bir değer alıp ona bir şeyler yapar değişik bir şekilde çıkartır. Meyve girer meyve suyu çıkar mesela. f(x) = x^2 bir fonksiyondur. x girer xkare çıkar. çıkan bu xkare koordinat düzleminde y ile gösterilir. Yani aynı zamanda y = x^2 diyebiliriz. Zaten bir fonksiyonun tersini bulurken de genelde böyle yaparız.
Demek istediğim (y2 - y1) yerine f(x2) - f(x1) yazabiliriz. Sadece sembolleri değiştirerek denklemi f(x2) - f(x1) / (x2 - x1) haline getirdim.
Şimdi.
Türevde ne işe yarıyor ona gelelim. Bir doğrunun eğimini 2 noktasını bilirsek yukarıdaki formülü uygulayarak çıkabiliriz. Ama ben bir eğrinin bir noktasından çizilen teğet doğrunun eğimini bulmak istiyorum manyağım ya ben. :)
Yani istediğim şu:
Slope eğim, tangent line da teğet doğrusu demek. Türkçe olup da bu kadar sade bir grafik bulamadım idare edin. Eğrimizin fonksiyonu f(x) = x^2 kare olsun. Tamam x^2'ye benzemiyor da yukarıdaki örnekle bağdaşsın diye böyle yaptım.
Şimdi gördüğünüz gibi bir eğrimiz var. Bu eğride bir noktayı gözümüze kestiriyoruz ve oradan buna teğet bir doğru çiziyoruz. Yani doğrumuz eğriyi sadece bu noktadan kesiyor.
Biz bu teğet doğrusunun eğimini bulmak istedik.
Napmalıyız? Elimizde sadece bir nokta var. x, y noktası veya y'nin yerine fonksiyonu koyarsak
x, f(x) noktası veya x, x^2 noktası. Hepsi aynı şey. Bu noktaya a noktası diyelim. x'in de adını a diye değiştiriyorum doğal olarak fonksiyon da f(a) = a^2 oldu. Yine konuyu yukarıdaki örneğe getirmek için yapıyorum bunları. x harfini unutun.
Matematikçi abiler şöyle bir taktik yapmış. Biri demiş ki "Eğrinin üzerinde bizim teğet noktasına yakın bir (b, b^2) noktası belirleyelim. Eğimi bu nokta sayesinde buluruz."
Öbürü itiraz etmiş, demiş ki "b,b^2 noktası o kadar a,a^2 veya a, f(a) noktasına o kadar yakın değil. Daha yakın bir nokta belirleyelim."
En sonunda akıllının biri çıkmış. "Bu böyle olmayacak, en iyisi biz a, f(a) noktasına olabilecek en yakın noktayı belirleyelim. Bu nokta'nın ismi a+h, f(a+h) olsun. Eğer bu iki noktayı eğim denklemine yazarsak en yakın eğim değerini elde edebiliriz. Çünkü bu iki nokta birbirine çok yakın olduğundan sanki bir doğrunun üzerinde gibiler. Eğriye mikroskopla çok yakından bakarsanız biraz daha düz gözükmez mi?" diye olaya son noktayı koymuş. Peki bu a+h nasıl a'ya en yakın değeri alır. h = 0 olsa? Ama o zaman a+h = a olur dolayısıyla iki nokta aynı noktalar olur olmaz.
Cevap can dostumuz limit. a+h ta h 0 a yaklaşırsa tam 0 olmuyor ama a+h neredeyse a'ya eşit oluyor.
Resimden de anlayabilirsiniz:
Gördüğünüz gibi denklem giderek gerçekçi bir hal alıyor. Doğrunun eğriyi kestiği ikinci (sağdaki) noktaya bakın nasıl da yaklaşıyor soldaki noktaya. Yani teğet noktası dediğim noktaya.
(Bu arada hikaye tamamen sallamadır.)
Ve f(x2) - f(x1) / (x2 - x1) diye tabir ettiğim eğim denkleminde x1, y1 noktaları a ve f(a), x2, y2 noktaları a+h ve f(a+h) oldu.
Dolayısıyla noktaları yerine yazdığımızda şöyle bir eğim denklemimiz oldu:
f'(a) ne oluyor peki. İşte bu eğrinin a,f(a) veya a, a^2 noktasındaki eğimine o noktadaki türevi diyoruz.
Ha bu arada paydada a+h - a yapıyoruz, a'lar birbirini götürdüğü için sadece h yazdık.
Bu kadaar.
Şimdi problemimize tekrar dönelim. Bizden f'(3) bulmamız istendi. Türev yani eğim denkleminden bulalım bunu.
Türev kolay demiştim değil mi? Adamlar buldukları çeşitli kurallarla bizi bunca zahmetten kurtarmışlar.
Direkt fonksiyon denkleminden de türev denklemini çıkartıp istediğimiz noktayı yerine yazıp eğimi bulabiliyoruz.
f(x) = x^2
demiştik. Üs başa katsayı olarak düşüyor. Ve üs'ten bir eksiliyor.
f'(x) = 2x oluyor.
Dikkat! Bu denklem artık x, f(x) noktasındaki veya x, y noktasındaki y'yi bulmuyor. f eğrisinin x,y noktasından geçen teğetin eğimini buluyor.
x yerine 3 yazdığımızda karşımıza eğimi 6 buluyoruz. E yukarıda da aynısını bulmamış mıydık?
Türevi kurallarla yapmak kolay ama türev tanımından soru geldiği oluyor, tüm bunları o yüzden yazdım. Ekol hocadan ilginç bir video: (teressa lisbon'a teşekkürler)
****
Diğer konulara, integral biraz zor, ben integral videolarını 2-3 kez bitirdim sanırım. Türevdeki gibi belli kuralları var ama kurallar bu sefer biraz fazla. Oturup çalışacaksınız videolardan başka çaresi yok.
Biz YGS'den önce LYS matta logaritmayı bitirmiştik diye hatırlıyorum. Logaritmadan sonra toplam çarpım, matris determinant ve 12.sınıf konuları var. Toplam çarpım, matris determinant kolay ama ihmal edilmemeli, ben ihmal ettiğimden matris sorusunu yapamamıştım mesela. Bununla uğraşamam sonra dönerim diye boş bırakmıştım döndüğümde çok az vaktim olduğundan yine uğraşmamıştım.
Bu arada, dedim ya Matematik'te patladım diye, Matematik'te şimdiden bölüm denemesi çözmeye başlasanız çok iyi olur. En azından geriye sadece integral kaldığında başlayın. Ya da kendinizi kısıtlamayın direkt başlayın işte. Ben pişmanım Matematik'ten az deneme çözdüğüme. 41 net benim için çok az.
***
GEOMETRİ
Geometrinin analitik kısmında çok bir şey yok, LYS'de kolay soruyorlar. Soru bankalarınızdaki analitik kısımlarını bitirin, sınava sayılı günler kala tekrar edin.
Asıl iş uzunluk, açı püsür sorularda. Bol bol soru çözüp, pratik kazanın. Zaman sıkıntısı çekmiyorsanız (mezunsanız) her gün çözmelisiniz bile diyebilirim. Geometri görme işi diyorlar palavra, her gün bulmaca çözer gibi çözenler yapıyor bu mereti.
***
KİMYA
Bir an önce organikte okulda neredeyseniz oraya kadar toparlayın, zaten biliyorsanız tekrar edin. 11.sınıf kimyası kolay bence, mantığını kavrayınca da olay bitiyor neredeyse onu dershaneyle birlikte işledikten sonra yeterli derece test çözerseniz kafi.
Bir de ben sınav haftası okula tek 12.sınıf olarak gittim demiştim ya, işte o sırada okuldaki kimya hocama sorularımı götürüp durdum. Böylece okulda geçirdiğim vakti iyi değerlendirmiş oldum. Size de öneririm, varsa okulda işinin ehli hocalar gidin sorun. Kimya diğer branşlara göre kolay olduğu için hocanızın götürdüğünüz soruları yapabilme ihtimali fazla bayağı.
***
ŞİMŞEK TAKTİĞİ: BİYOLOJİ
Bu yazıyı asıl yazmamın amacı buydu neredeyse. Gördüğünüz gibi biyolojim iyi. Biyolojiye daha önce nasıl çalışmanız gerektiğinden bahsetmiştim. Bunları tekrar okuyun (tekrar yazmayacağım :)) Yukarıda "akıl süzgeci" olmadı biyoloji kelimelerini aratıverin.
Buna ek olarak Matematikte yaptığım gibi biyolojide de 12.sınıfı hemencecik bitirmeye çalıştım.
Aldığım boş defteri. Sindirimden başlayıp kulak burun boğazdan çıktım. Size de öneririm. Tabii kuru kuru çalışmayın ardından test de çözün. Benim ilk deneme çözmeye başladığım ders biyoloji oldu, bunun güzel yanı bildiklerimi tekrar etme şansı yakaladım bol bol.
Biyoloji ezber olduğu kadar mantık gerektiren yerleri var. Biyolojide ezber %90 mantık %10'sa sınavda sorulan sorulardaki ezber mantık oranı %50 %50 dir hatta mantık ezberi geçmiş bile olabilir. Buna dikkat edin. Kitaplardaki kırmızıyla işaretlenen yerleri not edip kapınıza filan bile asabilirsiniz.
Tekrar söylüyorum çıkmış sorulara bakın. ÖSS ÖYS dahil. Oradan fikir edinebilirsiniz biyolojide nelerin çıkacağını. Her şeyi kuru kuru ezberleyemezsiniz, neyi ezberlemelisiniz bilmeniz gerek.
Matematik ve Biyoloji için söylediğimi tüm dersler için söyleyebilirim aslında. Ne kadar önce deneme çözmeye başlarsanız o kadar iyi. Mayısta başlayın bence en azından. Sıkılınca deneme çözün zevkli oluyor test çözmeye göre.
***
FİZİK
Fizik hakkında şu anlık çok şey yazmayacağım. Yine videolardan diyip geveleceğim. Söyleyecek çok bir şey yok çünkü. Siz en zor soruları öğrenmeye çalışırsınız gerçek sınavda en basit sorular çıkar, ama hiç çalışmadığınız sözeller (modern fizik) sizi vuruverir. :) Lise 4 kitabını atmayın. Oradaki sorulara filan da bakın, oradan bayağı çıktı LYS'de. LYS 2013 Fiziğini bir oturup inceleyin, AKP cemaatle kapıştığı için içimden bir ses bu seferki lys fizik eskisinden de beter olacak diyor. Ama belli olmaz. Yine de söyleyeyim, işlerin mantığını kavramanızı, hocanızın bile oldukça zorlandığı sorularla fazla vakit öldürmemenizi öneririm. Yalnız bu sorulardan kastım çok karışık ve uzun olan sorular, hocanızın "Aaa aslında çok ince bir ayrıntısı varmış." dediği sorular değil. Zor soru iyi soru değildir her zaman unutmayın. Birimleri de göz ardı etmeyin birim soruyorlar yav.
Arkadaş sohbetinde hep teknolojik muhabbetlere rastlarsınız. Teknoloji merakı olan ve bu teknolojik gelişmeleri yakından takip eden biriyseniz, yanınızda yapılan teknoloji üzerine sohbetler de söz hakkınız fazlasıyla vardır. İşin garip tarafı ise teknoloji ile olan ilgisi televizyon ve cep telefonu ile alakalı olanların ahkam kesmesidir.
Bazı zamanlar yanımda yapılan bazı konuşmalara gülüp geçiyorum. Televizyon almaya niyetli olan bir arkadaşımın bu model de wi-fi özelliği var diyerek övmesini ben aklımdaki bazı teknolojik bilgileri sınayıp televizyonda bir işlemci olmadığı için kurulan wi-fi özelliğinden verim alınamayacağını belirtmiştim nitekim de televizyonu alan arkadaşım bir süre sonra bağlantının yavaşlığından, video/film izleyememekten şikayet etmeye başladı. Kahrolası hakluı çıkmanın gurunu yaşarken verilen paraya acıdım diyebilirim.
Yine insanların aldatıldığı veya kandırıldığı bir durum ile karşılaştım. Arkadaşlarım ile otururken birden konu nereden geldi bilemedim ancak HMDI kablosuna geldi. HDMI kablosunun kalitelisinden, kalitesizinden, altın uçlusundan, krom başlısından derken ortaya atılan ilgin. iddaaları gülümseyerek dinledim. Orada da gereken cevabı verdim ancak bunu okurlarım ile de paylaşmakta fayda gördüm.
Geçenlerde 3 teknoloji mağazasını gezdiğimde inanılmaz rakamlar ile karşılaştım. Teknosa,Gold ve Media Market'te HMDI kablolarının fiyatları almış başını gitmiş. En son kendi bilgisayarımı televizyonuma bağlamak için internetten 1,5 metre uzunluğunda bir HMDI kablosu sipariş etmiştim. Fiyatı da yalnızca 5,5 dolardı. Bu rakam karşısında büyük teknoloji mağazalarında 100 tl gibi fahiş bir rakama bu kablolar satılabiliyordu. Aslında suç satan da değil de satın alan kişiden kaynaklanıyordu.
Media Markette bir görevliye neden bu kablo bu kadar pahalı diye sorduğum da aldığım cevapta çok ilginçti. ''Abi bu kablo altın uçlu ve görüntüyü HD kalitesinde gösteriyor'' oldu. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim.
HMDI kablo bir görüntü aktarma aracıdır. Eskiden görüntü almak için kullandığımız scartların bir gelişmiş türüdür. Bu kablolar ile HDMI girişi bulunan cihazlarımızı birbirine bağlayabiliriz. Örneğin ben dizüstü bilgisayarımdan film izleyeceğim zaman HMDI kablo ile televizyonuma bağlayıp HD kalitesinde görüntü elde edebiliyorum.
Altın uçlu HDMI kablo söylemi tamamen bir safsatadır. Altın uçlu olması yalnızca uçların oksitlenmesini önler. Görüntü kalitesi ile alakası yoktur.
Eğer bir HMDI kablo satın almayı düşünüyorsanız sakın ha gidip 100 tl gibi rakamlara bir kablo almayın. En ucuz kabloyu rahatlıkla satın alabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken tek şey vardır. Eğer 3D özellikli bir televizyona cihaz bağlayacaksanız v1.4'ü almalısınız. Onun dışında 1.3 yada 1.4 versiyonları görüntü kalitesini etkilemez.
Zaten kısa bir süre sonra v2.0 sürümü piyasaya girecek!
Önümüzdeki yerel seçimler durumu itibari ile genel seçim havasına bürünmüş durumdadır. Hem ülkemiz için hemde yaşadığımız yerler için önemli olan bu seçimler de Srgz Blog olarak bir dizi çalışmalar yaptık. AA Haber Ajansı ile ortaklaşa yaptığımız çalışmalarda seçim sonuçlarını anlık olarak Srgz Blog'dan takip edebileceksiniz.
Özel olarak hazırlanmış haritalar ve grafikler ile seçimleri anlık olarak takip etmeniz mümkündür.
Geçtiğimiz günlerde İnstagram ve WhatsApp'ı satın alarak dikkatleri üzerine çeken Facebook satın almak işlemlerine Oculus'u satın alarak devam ediyor.
''Sanal Gerçeklik'' teknolojisi ile ismini duyuran Oculus firması Facebook'un da radarına takılmış durumdaydı. Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg, Facebook profilinden Oculus VR'ın resmi olarak satın alındığını duyurdu. Oculus, Facebook tarafından 2 milyar dolara satın alındı. Facebook bu 2 milyar doların bir kısmını nakit kalan kısmını ise Facebook.com üzerinden hisse vererek karşılayacak.
Oculus firmasının ''sanal gerçeklik'' teknoloji ile tasarladığı ürün ön siparişte 70 bin civarında sipariş almayı başarmıştı.
Hızın her geçen gün daha da çok önem kazandığı günümüzde, sigorta sektörünün teknolojiyi yakından takip ettiğini görmek güzel. Ben de blogumda böyle firmaları yakından takip ediyorum.
Generali Sigorta, hızlı ve teknolojik hizmet konusunda öncülük yapmış diyebiliriz. Artık her an, her yerden Generali’nin 0850 555 55 55 numaralı telefonundan veya generali.com.tr web sitesinden ve acentelerdan kolayca ulaşarak 1 dakikada teklif alıp, 3 dakikada poliçe satın alabilecekmişiz. Üstelik Zorunlu Trafik Sigortası ve kasko poliçeleri hizmetlerinde %70’e varan indirimler var. Teklifler kişiye ve arabaya özel yapılıyormuş ve indirimler kişiden kişiye farklılık gösteriyormuş. Mesela online sigorta teklifi alırken yaşımız, arabamızın yakıt türü gibi etmenler de çok önemliymiş.
Generali Sigorta müşterisi olmasanız dahi bir kez teklif alan herkese, kişisel sigorta danışmanı da atanıyormuş. Böylece bilgi alan kişi her aradığında, karşısında aynı danışmanı buluyor ve sorunlarını her defasında baştan anlatmak zorunda kalmıyor. Bence mükemmel bir hizmet.
Bu arada Generali Sigorta 1831 yılında İtalya’da kurulmuş, 60’ı aşkın ülkede 80,000’i aşkın çalışanı ve tüm dünyada 65 milyondan fazla müşterisi varmış. 150 yılı aşkın süredir ise ülkemizde faaliyet gösteriyormuş. Son günlerde ise kolay sigorta teklifi almanın yanı sıra, indirimli trafik sigortası ve indirimli kasko hizmetleri ile adından çok söz ettiriyor.
Yakın zamanda Zorunlu Trafik Sigortası veya kasko yaptıracaklar 31 Mart’a kadar mutlaka teklif alsın derim. Anında sigorta teklifi, sadece 1 dakika sürüyor:)
Sınava dakikalar kala önemli olduğu için son anda belirtmek istediğim (veya daha önce belirtmeyi unuttuğum için şimdiye kalan) bir şey var.. Sınavda taktiğinizi / ders çözme sıranızı değiştirmeyin arkadaşlar. Denemelerde nasıl yapıyorsanız öyle yapın. Yeni icatlar üretmeyin. Eskilerini de unutmayın. Nasıl denemelerde bilemediğinize biraz vakit ayırdıktan sonra boş bırakıyorsanız gerçek sınavda da öyle yapın, soruda saatlerce uğraşmayın.
Kısacası gerçek sınavınız denemelerle tutarlı olsun. Son dakika golü atmayın.
FilmlerAlemi.Net piyasadaki film sitelerinden farklı olma vizyonuyla kuruldu ve bu çizgide yayın hayatına devam ediyor.
Filmler Alemi'nde bütün filmler tek parça izleniyor, tek link indiriliyor. Sitemizdeki filmlerin bir çoğunu isterseniz online olarak internetten izliyorsunuz, isterseniz de filmi bilgisayarınıza indirip istediğiniz zaman bilgisayarınızdan izliyorsunuz.
Filmler Alemi reklamlarla rahatsız etmeyen bir tasarıma sahip. mesela filmi izlemek için filmin bulundugu sayfaya girmeniz yeterli "Reklamı Geç" yazısını Filmler Alemi'nde göremezsiniz.
Filmler Alemi'nin amacı kemik bir ziyaretçi kitlesi oluşturmak.
-Nedir bu kemik ziyaretçi ?
Filmler Alemi'ni benimseyen, film izlemek istediğinde Filmler Alemi'ni ziyaret eden, Filmler Alemi'ni sık kullanılanlara ekleyen, okulda, sokakta arkadaşlarına Filmler Alemi'ni tavsiye eden bir kitle.. Böyle bir kitle oluşturmak zor, bunun için tabi ki de ziyaretçilerin dikkatini çeken, kaliteli bir site yapmak gerekiyordu ve biz Filmler Alemi'ni yaptık...
LINE’da kullanıcı bilgi ve görüşmeleri 3G, 4G ve Wi-Fi dahil tüm ağlarda şifreleniyor!
Whatsapp’ın Facebook’a satılmasıyla birlikte kişisel bilgilerinin güvenliğinden endişe eden birçok kullanıcı alternatif uygulamalara yönelmeye başladı. Bu uygulamalar arasında öne çıkanlardan birisi de LINE. Uygulamada kullanıcı bilgi ve görüşmeleri 3G, 4G ve Wi-Fi dahil tüm ağlarda şifreleniyor. LINE’ın iç denetim yönetimi alanında üç uluslararası sertifikaya (SOC2, SOC3 ve SysTrust) sahip olan ilk mobil mesajlaşma uygulaması olması da güvenlik standartlarına verdikleri önemin bir kanıtı niteliğinde.
Telefon Numaranızı Gizli Tutun
LINE’da kendinize özel bir ID belirleyerek telefon numaranızı kimselere vermeden iletişim kurabilirsiniz. Sizi LINE ID’nizi kullanarak ekleyen kişiler telefon numaranızı göremezler. LINE ID’nizi belirlemek için Diğer/Daha Fazlası > Ayarlar > Profil menüsünü kullanabilirsiniz.
Telefon numaranıza sahip kişilerin LINE arkadaşları listesine otomatik olarak eklenmek istemiyorsanız “Başkalarının Eklemesine İzin Ver” seçeneğini kapatabilirsiniz. Böylece sizi sadece LINE ID’nizi paylaştığınız kişiler ekleyebilir.
Tanımadığınız Kişilerin Sizi Rahatsız Etmesine Engel Olun
Anlık mesajlaşma uygulamaları kullananların korkulu rüyalarından birisi de yanlışlıkla alakasız bir mesajlaşma grubuna eklenmektir. LINE’da tanımadığınız kişilerin bulunduğu bir grup sohbetine davet edildiğinizde grupta bulunan kişiler telefon numaranızı göremiyor.
Tanımadığınız bir kişi size mesaj attığında LINE otomatik olarak “Ekle”, “Engelle” ve “Şikâyet et” seçeneklerini sunuyor. Eğer size mesaj gönderen kişiyi tanımıyorsanız kolayca engelleyebiliyorsunuz.
Telefonunuz Yanınızda Olmasa Da Mesajlarınızı Koruyun
Yazışmalarınızı meraklı gözlerden korumak için LINE’a şifre koyabiliyorsunuz. Diğer/Daha fazlası > Ayarlar > Gizlilik ayarlarından “Şifre Kilidi”ni kullanarak LINE’ın her açılışta şifre sormasını sağlayabiliyorsunuz.
Ayrıca “Sohbet Odası Ayarları”ndan tüm sohbet geçmişinizi ve sohbetler içerisinde paylaştığınız tüm dosyaları tamamen silebiliyorsunuz.
Bir arkadaşınız LINE’dan size mesaj yazdığında bildirimin ekranda mesaj okunacak şekilde belirip belirmemesi ile ilgili ayarlarınızı da istediğiniz gibi düzenleyebiliyorsunuz. Bildirim ayarlarında yer alan “Önizleme göster” seçeneğini kapattığınızda, yeni bir mesaj geldiğinde ekranda gelen mesaj yerine “Bir mesajınız var!” yazısı görünüyor.
Paylaşımlarınızı Gizleyin
LINE’ı rakiplerinden ayıran bir diğer özelliği de ileti, fotoğraf, video, bağlantı gibi paylaşımların yapılabildiği, sosyal medya yapısına sahip Timeline ve Home özellikleri. LINE’daki Timeline ve Home hareketlerinizi yalnızca arkadaşlarınız görebiliyor. Ancak burada da iletilerinizin kimler tarafından görüntülenebileceğini belirleyebiliyorsunuz.
Timeline’ınızda paylaşmak istediğiniz iletinizi hazırlarken alt menünün en sağında bulunan “Kişiler” sembolüne tıklayarak iletinizin gizlilik ayarlarını yapabilirsiniz.
Nerede, Ne Zaman İsterseniz Güvenle Konuşun, Mesajlaşın!
LINE'ı tüm akıllı telefonlarda (iPhone, Android, Windows Phone, Blackberry, Nokia), tabletlerde ve hatta bilgisayarınızda bile kullanabilirsiniz.
Sınav anı bir safsatadır arkadaşlar. Tüm denemeleri iyi güzel yapan kişiler gerçek sınavda aniden gelen net düşüklüğüne "sınav anı" arkadaşlar, sizin başınıza gelecek diyip "ben s*çtım" siz de.. neyse.. tarzında moral bozmaya kalkarlar. Benim başıma geldi oradan biliyorum. Yani bu tip biriyle karşılaşmışlığım var sınavdan önce :)
Olayı daha detaylı açıklayayım
- Okulda aynı serviste bulunduğum bir kız. Sınavdan sonra veryansın ediyor. Yok ben sınavlarda süperdim şu kadar şu kadar net yapıyordum da bu sınavı yetiştiremedim sosyalde 30 boşum vardı falanca filanca. Sordum normal denemelerin nasıldı? İşte hep yetiştirirdim en fazla felsefeyi yetiştiremediğim oluyordu arada..
Hee şimdi bak..!
*********** FLAŞBEK ***********
Previously on lost
**********
7.sınıfta bir sınava girdim. Adı SBS. Lanet olsun ya hedefim Galatasaray üniversitesiydi berbat yaptım bu sınavda. Günlerce ağladım. Sordular niye böyle oldu. "E işte benim son denemelerim 4 yanlış 5 yanlış en fazla 7 yanlış oluyordu da sınava girdim 10 yanlış yaptım." Abim geldi sordu "Son 2 hafta naptın?" Evet arkadaşlar oyun oynadım. Çılgınlar gibi. Ne deneme çözdüm ne bilmediğim konuların üzerine gittim. Sınavda da doğal olarak en kolay soruları yapamadım. Çünkü bilmiyorum. Çünkü sadece dershanede önüme konan soruları çözüyordum.
Bana ikinci bir şans verildi. 8.sınıfta "tevekkül" denilen o şeyi yaptım. Çalıştım. Her gün 2 deneme çözdüm. Sınava büyük bir özgüvenle girdim. Ve başardım. Üniversite sınavı neyse ki değişti, şimdi ikinci ve üçüncü şansa sahipsiniz. Neyse konu bu değil.
*************************
Bakın yukarıdaki kız sınavdan çıkmış, onu eleştirip moralini bozmak istemedim. Zaten yüzü bi hayli asıktı (Sizi bol bol eleştirebiliyorum ama :)) ) Ama arkadaşlar yok sınav anıymış yok bir şeymiş bunun tek nedeni var.
Sadece ders çalışıyorlar.
Durun bu pek net olmadı biraz açayım.
1- YGS öbür sınavlara benzemez.
Şimdi sürekli aynı yayınlardan çözmeyin, bana zaman yayınlarından bahsetmeyin, çıkmış soruları çözün diyip duruyorum ya.
Şu var ki gerçek sınavda soruların %80'i basit olmakla birlikte (harbiden basit) bir kısmı da değişik olacak. Zor demiyorum değişik. Hayır bu soruları çözebilmek zeka istemiyor. Siz P(x) = (x-5)^2 polinomunda x'in hangi değeri kalanı 0 yapar diye sorunca (gerçi bu YGS konusu değil ama aklıma direkt bu geldi) x yerine 5 yazacağınızı biliyorsunuz. Onlar öyle sorar ki kullanacağınız yine bu bilgidir, ama soru bir acayiptir. Daha doğrusu hep aynı yayının denemelerini çözüp vizyon derin olmayınca acayip gelir. Ha gerçi böyle diyorum ama çoğu piyasa denemesi de birbirinin aynısı ve eski ÖSS sorularından çakma. Yani yine çoğu kişi eşit olacak. Sizin yapmanız gereken böyle bir soruya karşı sakin olup bildiğini yapmaktır.
Örneğin şu soru:
Bu soru denemelerde karşınıza çıkmaz çünkü kimse bu kadar kolay bir soruya bu kadar emek harcamaz. 3x + 5 = 23 x = ? der geçer. Bu da anca "Matematiğim 0" tipinde kitaplarda görülür. Ama ÖSYM hiçbir masraftan kaçmayıp sormuş.
Sakin misiniz yoksa heyecanlı mı? Sınav anından şikayet eden bir kişi bu soruya denklem yazıp B'yi felan çekmeye bile çalışabilir, soruyu anlamadan garip işler yapabilir.
Halbuki çözüm çok kolay. Öğretmen sağ tarafı dolduruyorsa her toplamın sonucunu biliyoruz. A + B + C 'nin toplamı zaten biliniyor. A + B de biliniyor. Dolayısıyla ilk toplamdan ikinci toplamı çıkaran her öğrenci Can'ın sayısının ne olduğunu bilir. Banu kendi sayısını biliyor dolayısıyla A + B toplamından kendi sayısı olan B'yi çıkartır A'yi bulur, aynı şekilde B + D'den de Doğa'yı bulur. Banu kesin cevapta var. Ali A+B'den kendi bildiği sayı olan A'yı çıkartır B'yi bulur. B'yi bulan Ali hızınızı alamaz ve B+D'den B'yi çıkartıp D'yi de bulur. Böylece o da tüm sayıları bulur. Sıra Doğa da. Aynı Ali gibi, doğa da B+D'den Banuyu çekip elde ettiği Banu bilgisiyle Ali'yi çekiyor ve o da şıklar da yerini alıyor. Doğru cevap Ali, Banu ve Doğa.
Ne kadar kolaymış değil mi? Tek yapmanız gereken bunları düşünebilmek. Daha rahat düşünmek için kağıdı da kullanabilirsiniz. Tek yapmanız gereken hiçbir baskı hissetmeden sağlıklıca düşünebilmek. Bildiklerinizi kullanmak, yeni bir şeyler icat etmemek.
Deli gibi integral çözüp de bu soruyu çözemeyenler var. Nedeni işte sınav anı. Aslında sınav anı değil de integralden 10000 soru çözüp denklemlerden soru çözmemenin ve hep aynı denemeleri çözmenin dolayısıyla sınava girince "ulen ben bu konudan hiç çözmedim" diye düşünmeyle gelen özgüven eksikliğinden ibaret. Ama bu şekilde kolay olduğunu düşünüp az çözdüğünüz konularda böyle bir özgüven eksikliği oluşmasın siz de. Benim de çok az soru çözdüğüm konular oldu. Bu tür konuların ne kadar kolay olduğunu ve bu yüzden çok soru çözmediğinizi hatırlayın ve kendinizi karşınızdaki soruyu çözebileceğinize ikna edin çünkü yapamayacağınız bir şey sormuyorlar bana güvenin.
Maddenin üzerinde YGS öbür sınavlara benzemez yazıyordu değil mi? Evet benzemez. Peki bunun yarattığı fark nedir? Arada böyle eşi benzeri sorulmamış gıcık ve tökezletici soruların bulunması, soruların uzun olması ve sınavın uzun olması.
2- YGS soruları uzundur
Yukarıdaki maddeyi yazarken aklıma geldi. Evet YGS soruları uzundur. Yukarıdaki soru gibi. Uzundur ve uzaktan çetrefilli gözükür, ama ne kadar uzunsa o kadar kolaydır bunu da unutmayın. Uzun soruların zor gelmesinin nedeni tamamen tembellikle alakalıdır. Beyinde yatan "Özet geç" içgüdüsünden kaynaklanır. Bu içgüdüyü bastırın.
3- YGS'nin kendisi uzundur. Evet arkadaşlar bu nasıl oluyor bilmiyorum ama sınav uzun sürüyor. Denemeleri 30-40 dakika kala bitirenlerin ucu ucuna yetiştirdiği söylenir. Bu yalan değildir.
Bunun nedeni basittir.
Ben de 40 dakika kala falan bitiriyordum sonlara doğru. Derslere kaç dakikada bitirdiğimi not alıyordum. Fen 20 dakika, Sosyal 20 dakika, Türkçe 30 dakika filan sürüyordu. Bunlar komik rakamlar arkadaşlar, gerçekçi değil. Bunun nedeni her gün deneme çözüp artık aynı soruları görüp görüp tık tık işaretlemenin sonucudur. YGS'de de tık tık işaretleyeceğiniz sorular olacak ama sınavın tamamını tık tık işaretlemeyi beklemeyin.
Yukarıdaki kıza o yüzden kızdım. O ve onun gibileri sadece denemelere göre yorum yapıyorlar. E be kızım sen milletin 40 dakika erken çıktığı sınavda felsefeyi yetiştirmekte zorlanıyorduysan e tabi gerçek sınavda bir şeyler değişecek. Yani bu kızın matematiği çok kuvvetliydi, üniversiteye gidince matematiği çatur çutur yapar mesela ama kız kendini hız konusunda geliştirmemiş ortaya da böyle bir tablo çıkmış.
Ben size bu tarz kişilerin sizin moralinizi bozmanıza izin vermeyin minvalinde şeyler yazdım ama sınavı yetiştirememek sizin de başınıza gelebilir. Herkesin geliyor, ben de LYS Matematiği yetiştirememiştim açıkçası.
Size bir arkadaşımın anısından bahsedeyim. Bu arkadaşım sınavı 15 dakika kala bitirmiş. Ne kadar güzel değil mi ama adamın 8 boşu varmış. (Ben 10 dakika kala bitirdim 2 boşum vardı.) Adam sorulara dönmüş 7 tanesini filan doğru yaptım dedi. Bu çocuk Bilkent EE'de okuyor, ismi Bulut (buraya yazan) ve LYS'de 3. oldu. Son 15 dakikada 3.lük geldi adama. Sanmayın ki derece yapan adamlar çatlak ve işi yemiş bitirmiş. Bakın işte son 15 dakika 8 boş 3.lük. Hiç moralinizi bozmayın yani.
Sayısalcılar için; arkadaşlar eğer sosyali yetiştiremesseniz de durum çok umutsuz değil. Yine bir arkadaşım var. Sosyalde 20 boşu mu ne vardı. Dini bile yapamamış adam. Ama sayısalda başarılı oldu ve 5000. oldu. Ha ama sosyali hobi olarak yapın demiyorum, yapın ama verilen ikinci şansların da altını çiziyorum burada.
*
Kısacası "Sadece ders çalışıyorlar" diye şikayet ettiğim kişiler sınava bazı yönlerden hazırlıksızdı, sadece test çözüp denemelere girdiler, kendilerini başka durumlara hazırlamadılar, bu tür yazılar okumadılar, sonra bu ufak hazırlıksızlık tüm sınava vurdu. Bu yazıyı bu durum sizin başınıza gelmesin diye yazdım. YGS'nin özelliklerinden bahsederken "özgüven" ve "moral" meseleleri üzerinde durdum umarım yazıyı toparlayabilmişimdir.
Ben tanımlarına uymuyorum "sınav anı" hastalığına yakalanırım batırırım kem küm mi diyorsunuz?
Tekrar ediyorum yok böyle bir şey.
Yine de bu konuda ısrar ediyorsanız aynı hataları LYS'de tekrarlamazsınız olur biter.
*
Galiba istemeden moral bozdum. Düzelteyim şimdi. Şaka yaptım aslında sınav anı var. Ama onların sandığı gibi değil.
Gerçek sınav heyecanlıdır. Heyecanı abartmazsanız (saçma sapan hareketler yapmazsanız abartmazsınız, ben ki geleceğim hakkındaki kaygılarım yüzünden lise 3'te uykusuz geceler yaşamış bir insanız çok aşırı bir heyecan olmadı sınavda.) heyecan iyi bir şeydir.
Çünkü heyecan insana adrenalin salgılatır. Adrenalin iyi bir şeydir. Çokça yararı vardır. Seyyit Onbaşı'nın şu ünlü ağır top taşıma öyküsünün adrenalin sayesinde meydana geldiğini duymuştum. Adrenalin sınav esnasında sizin daha iyi odaklanmanızı sağlar. Zaten ben 5 tane sınava girdim hiç birinde bilgisayarımdaki oyunları düşündüğümü hatırlamıyorum :) Size de olmayacak. Yani aslında sınavda iyi bir sınav yapacaksanız.
Başınıza iş açan bir şey olursa bu özgüven eksikliği ve moral bozulmalarıdır. E bütün yıl çalışmadınız mı? Ne özgüven eksikliği? Bir tane yapamadığınız soru olunca niye kızıp bozuluyorsunuz? Ful çekmezsen topuğuna sıkarız diyen mi var?
Arkadaşlar bu sınava herkes giriyor bunu unutmayın. Size zor olan herkese zor. Kolaysa herkese kolay. Sınav anı diye bir şey varsa herkese var.
Umarım yararlı bir yazı olmuştur, tekrar söylüyorum sorularınız bu konuyla ilgiliyse buraya sorun ama genel sorular YGS LYS Soru-Cevap isimli yazıma arkadaşlar. YGS'ye doğru yazıların devamı gelebilir ama gelmeyebilir de bu hafta yoğun bir haftam söz vermeyeyim.
Daha önce sizler bahçemizin etrafını çitlerle çevirmeye karar verdiğimizi yazmıştım. Her araştırma yeni bir araştırmaya yönlendiriyor diyebilirim. Ne tür bir çit çekeceğimize karar verdik. Panel Çit konusunda karar verdik bu defa da hangi tür panel çit olacağına karar veremedik.
Panel Çit'in kendi arasında 3 farklı çeşidi mevcut. Double Panel Çit, Natural Panel Çit ve Klasik Panel Çit şeklinde 3 farklı tür var.
Bunlardan hangisini seçeceğimize karar vermek için hepsinin özelliklerini inceledik.
Klasik Panel Çit Sistemi
Özellikleri; Sıcak Daldırma Galvaniz'den imal edilen çitlerin üzerindeki boyalar fırınlanmış boyadır.Dayanıklılığını arttırmak için üzerinde teller '' v '' şeklinde bükülmüş tek çubuktan oluşmaktadır. Yükseklikleri; 80 cm - 100 cm - 120 cm - 150 cm - 170 cm ve 200 cm olmak üzere değişiyor. Sanırım bizim için uygun olan yükseklik ölçüsü 150 cm olandır. Panel Uzunluğu: 250 cm Tellerin Göz aralığı; 5 x 15 cm Tellerin Çapı: 4,5 mm ve 5.00 mm. Aralarda bulunan profillerin ölçüsü; 60 x 60 x 1,5 mm. Renk Seçeneği; Neredeyse renk seçeneği sınırsız diyebiliriz. Her türlü renk kartelalarında var. Kelepçe: Kırılmaz Plastik Kelepçe Yardımcı Elemanları: Paslanmaz İnox Somun ve Civata'dır.
Double Panel Çit Sistemi
Özellikleri; Sıcak daldırma galvaniz üzeri elektrostatik fırın boyalı Panel Yükseklikleri: 100 cm - 150 cm - 200 cm Panel Uzunluğu: 250 cm Tellerin Göz Aralığı: 5 x 10 - 5 x 15 - 5 x 20 cm . Tellerin Çapı: 5 x 6 mm. ve 6 x 8 mm Aralarda bulunan profillerin ölçüsü: 60 x 60 x 1,5 mm. Renk Seçeneği : Neredeyse renk seçeneği sınırsız diyebiliriz. Her türlü renk kartelalarında var.
Natural Panel Çit Sistemi
Özellikleri: Sıcak Daldırma Galvaniz Fırın Boyalı Panel Yükseklikleri: 80 cm -100 cm- 120 cm- 150 cm - 170 cm - 200 cm Panel Uzunluğu: 250 cm Tellerin Göz Aralığı: 5 x 15 cm Telllerin Çapı: 4,5 mm / 5.00 mm. Aralarda bulunan profillerin ölçüsü 60 x 60 x 1,5 mm. Renk Seçeneği : Neredeyse renk seçeneği sınırsız diyebiliriz. Her türlü renk kartelalarında var. Kelepçe:Korumalı Kırılmaz Plastik Kelepçe Yardımcı Elemanları: Paslanmaz İnox Somun - Civata
Son olarak en dayanıklı olarak Double Panel Çit almaya karar verdik. Panel çit almadan önce detaylı bir araştırma yapmanızı tavsiye ederim. İnternette bu işi layıkıyla yapan bir çok köklü kuruluş var. Araştırmadan almayın.
İnternette bir çok yerde reklamını görürsünüz, belki etrafınızdaki arkadaşlarınızdan da duymuşluğunuz vardır. Peki bu bitmeyen kartuş nedir, nasıl çalışır aslı astarı var mıdır, gerçekten bitmiyor mu, bitiyorsa adı neden bitmeyen kartuşdur.
Bitmeyen Kartuş Sistemi Nedir?
Bitmeyen kartuş diye birşey yok ancak kullanılan sistemden ötürü bitmeyen kartul ismi verilmiştir. Şeffaf yazıcı kartuşlarının içerisi görünüyor ve kolay dolum yapılabilecek şekilde üretildikleri için kartuşunuzu bir dolum merkezine göndermeden kendiniz dahi doldurabiliyorsunuz. Kolay dolumu ile ve kartuşun ne zaman biteceğinin görülmesi herhalde iyi bir şeydir ve bizi bir çok can sıkı dertten kurtaracaktır.
Amansızca biten kartuşlar işimizin en yoğun olduğu zamanlar da biter ve çok can sıkıcı bir durumdur. Hatta bu durumdan ötürü bir zamanlar bu kartuş dolumu nasıl yapılıyor diye merak bile etmiştim.
Bitmeyen kartuşları kullanmak kolay, doldurmak kolaydır. Eğer benim gibi iş yerinizdeki odanızda gün içerisinde onlarca rapor hazırlayıp onlarca analizi kağıtlara döküp panolara asıyorsanız. Arayıp da bulamadığınız bir ürün diyebilirim.Bitmeyen kartuşu kendi yazıcınızda kullanamazsınız. Bitmeyen kartuşa uyumlu bitmeyen kartuşlu yazıcılar üretilmiş, bu kartuşlar yalnızca bu tür yazıcılarda kullanılabiliyor.
Yazıcı içindeki püskürtme kartuşları; mürekkep bittikçe kartuşun arkasında bulunan tanklardan hortumlar vasıtasıyla mürekkebi alır. Bitmeyen Kartuş Sistemi denilen bu sisteme Sürekli Besleme Sistemi de denililiyormuş.
En azından bir kere alıp denemekte fayda var.
Bitmeyen Kartuş'un Fiyatları Ne Kadardır?
Bitmeyen kartuşlu yazıcıların fiyatları 200 liradan başlayıp 3 bin - 4 bin liralara kadar çıkabiliyor.bitmeyen kartuşların fiyatları ise 70 lira ile 250 lira arasında değişiyor.
Geçenlerde bir devlet memuru arkadaşım ek bir iş yapmak istediğini ancak ne iş yapacağını bilemediğini söyledi. Kendisi biraz araştırma yapmış ve devletin teşvik yasalarından faydalanarak hayvan besciliği yapmayı düşünmüş. Hayvan yetiştirip satacak ve hatta sütlerini de sağıp belirli firmalara kilo ile satacakmış.
Devletin teşviklerini araştırmış. Büyük baş hayvan için bilmem ne kadar, küçük baş hayvan için bilmem ne kadar teşviklerde bulunuyorlarmış. Benden de rica etti ve süt sağım sistemi diye bir sistemi araştırmamı istedi.
Bende araştırmaya başladım. Meğer bilmediğimiz ne kadar çok terim, ne kadar çok şey varmış. Bir kere anladım ki teknoloji hayatın her safhasına hızlıca girmiş. Süt sağım sistemi için geliştirilmiş teknolojik makineler sayesinde sütü sağılacak hayvanlar kolaylıkla sağılabiliyor.
Vakum pompaları sayesinde süt sağımı gerçekleştirilirken hayvanın canı yanmasın diye kauçuk malzemeler kullanılıyor. Hijyen çok önemli olduğu içinde kolay yıkanabilir ve hatta kendi kendini yıkayan teknolojik makineler üretilmiş.
Aynı anda bir çok hayvanın sağım işlemi yapılabiliyor. Üstelik bu teknolojin son harikası süt sağım makineleri için devlet tarafından teşvik kapsamına alınarak kullanımı yaygınlaştırılmaya çalışılıyor.
Adana iline yakın bir yerde sür sağım merkezi var mıdır diye araştırıyoruz. Eğer bulabilirsek gidip yerine göreceğiz ve incelemelerde bulunacağız.
Bu işle ilgilenmeseniz bile evde içtiğimiz, çocuğumuza evladımıza içirdiğimiz sütlerin nasıl tedarik edildiğini görmek için araştırabilirsiniz.
Kağıt üzerindeki hesaplamalar sonunda karlı bir iş gibi görünüyor ancak evdeki hesap çarşıya uymaz demişler. Bakıp göreceğiz.
Müstakil evimizin bahçesini düzenlemeye karar verdik. Çimler ektik, ufak heykelcikler aldık. Küçük bir salıncak kurduk. Bir kaykay almayı da düşünüyoruz ancak henüz araştırma içerisindeyiz. Uygun fiyata bir kaykay bulduğumuzda bahçemizin bir yerine yerleştireceğiz.
Çimlerimizi korumak ve oğlumuzun rahat bir bahçede büyümesi için etrafını çitlerle çevirmeye karar verdik. Bu noktada iş bana düştü ve araştırmaya koyuldum. Oturduğumuz setteki tüm bu işle iştigal eden işletmelere gidip fikir aldım, fiyatları konusunda bilgilendim. Dayanıklılıklarını sorguladım. Güvenliği konusunda sorular sordum.
Panel Çit mi, Tel Çit mi?
Ne tür bir çitin bize uygun olacağını araştırdım.Etrafımızdaki dostlarımıza da sorduk danıştık. Çok sorunca kafanız karışıyor. Herkes ayrı bir şey söylüyor. Kafes teli çektirin diyenler oldu, Tel çit yapın diyenler oldu, Panel çit yaptırın diyenler oldu. Hatta ve hatta sanki fabrika şantiyesini çevreliyormuşuz gibi jiletli tel, dikenli tel gerdirin diyenler bile oldu.
İnternetten de biraz araştırmalar yaptım ve müstakil ev bahçesine uygun olan çit türü panel çit olduğuna karar verdik.
Şimdi panel çiti en uygun fiyata nereden nasıl alırız onu araştırıyoruz. Galiba internetten bulduğum bir firmadan tedarik edeceğim.
Bu iş tamamlandığında bahçemiz yeni görünümü ile muhteşem ve oğlumuz için güvenlikli bir oyun alanına dönüşecek.
Tedarik edip, bahçemizi çevrelediğimiz zaman yine yazarım.
Rahmetli babaannemi az çok da olsa hatırlıyorum. Yumuşacık elleri, değişik bir konuşma tarzı, nur,pak bir yüzü vardı. Hayatının son zamanlarını bizim evimizde geçirmişti. Onunla oyunlar oynar, o yaşlı kadını yorana kadar koştururduk. Bize hiç kıyamaz ne istersek yapardı. En çok hasta olduğu günlerde dahi bizimle uğraşır, bizimle vakit geçirirdi.
Son dönemlerinde iyice rahatsızlanmıştı. Annem ve babam çalıştığı için bir bakıcı ihtiyacı doğmuştu. Rahmetli babam o dönem çok aramıştı. Gördüğü herkese soruyordu. Yaşlı bakıcılar, Hasta bakıcılar nereden buluruz diyordu. Maalesef o dönem böyle bir bakıcı bulamadık ve annem işinden ayrılmak zorunda kaldı. Babannemin son günlerdi tüm ihtiyaçlarını annem giderdi.
Babaannem köylü bir kadın olduğu için olduğu teknolojinin t'sinden bile anlamazdı. Evimizdeki televizyon bile kendisine çok ilginç geliyordu.
Babaannem konuşmayı, muhabbet etmeyi çok severdi. Bir gün evde televizyon izlemeye başlamadan önce babaanneme ''bak babaanne ben televizyon izleyeceğim sakın konuşma ha'' demiştim. Kadıncağız bir süre hiç konuşmadan bekledi ama duramuyordu zaten kıpırdanmalarından da anlayabiliyordum. En sonunda dayanamadı ve ''oğlum bir şey söyleyebilir miyim'' dedi. ''Söyle babaanne'' dedim.
''şimdi biz televizyonu kapatınca içindekiler akıp gidiyor mu yoksa yerinde duruyor mu'' dedi. ''hayırdır babaanne ne yapacaksın'' dediğimde babaannem bombayı patlattı. ''eğer içindekiler kapatınca duruyorsa kapat azcık sohbet edelim sonra yine izlersin'' dedi.
Mekanı cennet olsun inşallah.
Artık günümüzde internetten online olarak bir çok işlemi yapabildiğimiz gibi bakıcı bulma işini de internetten yapabiliyoruz.
Yaşlı Bakıcılar,Hasta Bakıcılar, Çocuk ve Bebek Bakıcılar bulmak bir tık ötemizde olabiliyor. bu iş için kurulmuş internet siteleri ve danışmanlık hizmetleri sunan şirketler var.
Sertifkalı hasta bakıcılar, deneyimli bebek ve çocuk bakıcılar bulmak için internette biraz araştırma yapmanız yeterlidir.
Hepimiz hayatımızda en az bir defa okey oynamışızdır. İnternette okey oynama üzerine onlarca site mevcuttur. Online olarak oynayabileceğini siteler gibi bilgisayarınıza, cep telefonunuza indirerek de oynayabileceğiniz şekilleri vardır. Okey oyunu ülkemizde oldukça yaygın bir oyundur. Hali hazırdaki kahvehaneler ve bazı kafelerde okey oyunu oynamak için alanlar kurulmuştur.
Peki hiç merak ettiniz mi bu okey oyununun tarihçesi nedir, nereden gelmiştir, nasıl icat olmuştur. Ben sizin yerinizede merak ettim ve biraz araştırdım.
Okey Oyununun Tarihçesi
Okey Oyununun atası Domino isimli oyun olduğu sanılmaktadır. 13.yüzyılda Çinliler tarafından icat edilmiş bir oyundur.Bu oyunu Çinliler ile münasebetleri bulunan toplumların öğrenip üzerinde değişiklikler yaparak geliştirdikleri bilinmektedir. Osmanlı Saraylarında Enderun Mekteplerinde dahi oynanmış ve hatta zeka gelişimi sağlaması için Osmanlı'da değişerek taşları bilme ve tahmin etme şeklinde dahi oynanmıştır.
Okey oynamak zevklidir. Bir de her oyundan sonra taş topla ve beşer beşer dizme olmasa daha güzel olacak. Acaba otomatik taş dizme makinesi gibi bir icat yapılmıştır.
Bu oyunu bilmeyen yoktur ancak bilmeyenler için okey oyunu hakkında nasıl oynanır ve ne gibi teknik özellikleri vardır aktaralım.
Okey Nasıl Oynanır?
106 adet taş, bir zar ve en az 2 oyuncu en çok 4 oyuncu ile oynanan bir oyundur.Oyunda her oyuncu elinde bulunan taşları oyun kurallarına göre önündeki ıstakaya dizerek tamamlanmış hale getirmeye çalışır. Elini en hızlı şekilde bitiren/dizen oyuncu o eli kazanmış olur.
Okey oynadiye bir tabir diğer milletlerde var mıdır bilinmez.
SEO konusunda daha önce bir çok makale paylaştık.Paylaşmaya da devam ediyoruz. Bu konuda bir çok blogda faydalı ve öğretici makaleler okuyabiliyoruz ancak bizimde çorbada tuzumuz bulunsun diyerek dilimizin döndüğünce SEO nedir, ne işe yarar, nasıl kullanır açıklamaya ve izah etmeye çalışalım.
SEO Nedir?
SEO ingilizce bir kelime dizisinin kısaltılmasıdır.Search Engine Optimization kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kavramdır. Türkçe anlamı ise Arama Motoru Optimizasyonu yada Optimize Edicisi olarak çevrilebilir. Arama Motorlarından (Google,Yandex,Bing vs) en çok ziyaretçiyi çekmek için yapılan iyileştirmelerdir. SEO'nun birinci kuralı hiç şüphesiz ki özgünlüktür. Özgün olmayan bir içerik ne kadar SEO kurallarına uygun olursa olsun gerçekten SEO sayılmaz. Arama motorlarının devi olarak kabul edilen Google herşeyden önce özgünlüğe önem vermekte ve bu konuyu arama algoritmasının temelini oturtmaktadır. Özgün bir şekilde yazdığınız ve SEO kurallarına uygun hale getirdiğiniz yazınız kısa zamanda Google ve diğer arama motorları aramalarında üst sıralara yükselecek ve dolayısıyla sitenize/blogunuza önemli sayıda ziyaretçi göndereceklerdir.
SEO Nasıl Yapılır?
SEO'nun nasıl yapıldığını öğrenmek için SEO ile ilgili bazı kavramları ve terimleri bilmemiz gerekir.
Sayfa Başlıklarında etiketler kullanılmalıdır. Örneğin <title> sayfa başlığı <head> olacak şekilde bir kod dizini kullanmalıyız. Bu kod dizini ile sayfamız ilgili aramalarda önplana çıkar. Sadece kod ile SEO yapılmaz. Sayfanın Başlığı konunun içeriği ile alakalı olmalıdır. Pasta tarifi yapan bir makale hazırlıyor ve bunun başlığını ''Yeni Boş Bir Sayfa'' olarak belirlerseniz SEO'nun altın kurallarından birisini yıkmış olursunuz. Halbuki bu makalenin başlığı ''Pasta Tarifi'' yada ''En iyi Pasta Tarifi'' şeklinde olmalıdır. Başlıkların çok uzun olması da iyi değildir. Uzun başlıklar arama motorlarında yalnızca bir bölümü görünür ki bu da bütünlüğü bozduğu için aramalarda üst sıralara çıkmanız mümkün değildir. En kısa ve içeriği en açıklayıcı başlığı seçmelisiniz. Anahtar kelimeleri başlığa ekleyeceğim diyerek başlığı anlamsız bir hale getirmemeliyiz.Sayfa başlıklarının
doğru ve düzgün olması SEO'nun en önemli noktalarından biridir.
Tanım ve Meta Etiketleri kullanarak sayfanın/konunun ne olduğu hakkında kısa bir özet hazırlamış oluruz.Doğru tanım ve meta etiketinin kullanılması sayesinde arama motorlarına konunu özetini dolayısıyla arama motoru kullanıcılarına doğru,kısa ve en net bilgiyi vermiş oluruz.
Konu ve Sayfa linklerini inşaa etmek ayrı bir maharettir. Artık günümüzdeki popüler içerik yönetim sistemleri Wordpress,Blogger,Joomla gibi sistemler otomatik olarak url inşaası yapmaktadır ancak bunu yeterli olmadığını düşünenler bu sistemlere kalıcı bağlantılar oluşturabileceğimiz özellikler entegre etmişlerdir. Kalıcı bağlantı özelliğini ilk kullanan Wordpress'tir, Blogger'da da artık bu mümkündür. Hazırladığınız bir makalenin url'si, linki numaralardan yada bir dizi harflerden oluşmamalıdır. Genel bir ibare içermemelidir. siteadı/123456789.html gibi yada siteadı/abcdefgh gibi bir url sitenize hiç bir fayda sağlamayacaktır. site adı/yeni-bir-sayfa.html gibi genel ibare içeren linkler de faydasızdır. Url makalenin başlığı ile uyumlu olmalıdır. siteadı/en-iyi-pasta-tarifi.html şeklindeki link en faydalı linktir.
Site Haritaları siteler için çok önemlidir. İki çeşit site haritası kullanılmalıdır. Birisi kullanıcılarınız için diğer arama motorları için olmalıdır. Kullanıcılarınız için Başlıklar ve linkler şeklinde açık bir site haritası kullanırken arama motorları için ise XML formatında hazırlanmış bir site haritası kullanmalısınız. (Site Haritası nasıl oluşturulur başka bir makale konusudur)
Sitenizdeki düzen ve yapı kullanıcı ile arama motorlarının rahatlığını göz önüne alarak hazırlanmalıdır. Kullanıcılar bir siteye ulaştığında o sitede aradığı veya istediği bilgiye ne kadar rahat ulaşabildiğine bakar. Arama motorları da aynı zihniyettedir. Bulma kolaylığı önemlidir. Belirli bir hiyerarşik yapı sağlanmalıdır. Şuanki popüler içerik yönetim sistemleri bu yapıyı oluşturmak için çok uygundurlar.
404 Hata Sayfaları da içerik kadar önemlidir. İnsanlar aradıklarını bulamadığında 404 Hata sayfası ile karşılaşmalılar ve siz bu hata sayfasında kullanıcıya yeni başlıklar, anasayfa yada arama yapmasını önermelisiniz.
Hem kullanıcılar hem de arama motorları anlaşılması kolay olan bağlantılı metinleri severler. Açıklayıcı metin ve özgünlük bu işin temelidir.
SEO konusunda bugünlük bu kadar. Bir sonraki SEO makalesinde görüşmek üzere...
Bundan 5 yıl önce kadardı, Yozgat'ta ikamet ettiğim zamanlarda bekar evime Digitürk aboneliği alabilmek için 16 gün beklemiştim. Başvuru için ikamet ettiğim ilçeden 60 km uzaklıktaki şehir merkezine gidip Digitürk Bayii'ne fiilen başvuru yapmam gerekmişti. Gerekli evrakları hazırlayıp, başvuruyu yaptık. Artık beklemek kalmıştı. Nihayet 2 hafta sonra Digitürk'ün yetkili kurulum ekibi gelip Digitürk kurulumunu yaptı. Çok zahmetli bir işlem olmuştu.
Beklerken kaçırdığımız maçlara mı yanalım, o kış günü 60 km gidip başvuru yaptığımıza mı bilemedik.
Geçtiğimiz günlerde Digital Üyelik diye bir kavram ile karşılaştım. Nedir ne değildir diye biraz araştırdım.
Digital Üyelik Nedir?
Telefon ve interneti kullanarak başvuru yapabileceğiniz hatta aynı gün içerisinde kurulum işlemlerini yaptırabileceğiniz harika bir sistemdir.
Yukarıdaki başvuru ve kurulum işlemi ile aynı gün başvuru-kurulum işlemi yan yana gelince inanılmaz gelişme görülüyor.
Telefonunuzu elinize alıyorsunuz digitürk müşteri hizmetlerini arıyorsunuz bir kaç dakika sonra müşteri temsilcisine bağlanıp gerekli işlemleri yaptırıyor ve kurulum işlemini aynı gün içerisinde sağlayabiliyorsunuz. Akşama derbi maç olsa bile gün içerisinde tüm başvuru ve kurulumlar tamamlanıp akşam ki derbi maç için atkınızı ve berenizi giymek kalıyor.
Telefon ile değil de interneti kullanarak başvurunuzu yapmak ve aynı içinde kurulumun gerçekleşmesini istiyorsanız. Digitürk Online İşlemler hizmetini kullanabilirsiniz.
Son günlerde digiturk'ün internet ve digitürk paketlerini birleştirmesi ile tekrar digitürk bağlatmayı düşünmüyor değilim.
Sevgililer günü,Kadınlar Günü, Doğum Günü, Evlilik Yıl Dönümü derken hediye konusunda biz erkekler sıkıntıya düşeriz. Böyle özel günlerde hediye almak konusunda en çok sıkıntıya düşenlerden birisi de benim. Ne alsam, ne almalıyım, nasıl bir hediye günün anlam ve önemine uygun düşer diye düşünmekten çıkmaza girdiğim zamanlar olur.
''Kadınlar ne ister?'' sorusuna cevap verebilsek nasıl bir hediye ile mutlu olacağını da bulabiliriz. Etrafımda yaklaşık 20 kadına sordum ve hepsinin samimi olarak cevap vermesini istedim. ''En çok hangi hediyeye mutlu olursunuz?''
20 kadının 17'si ''tektaş'' diyerek cevapladı , diğer 3 kişi tevazu gösterip '' sevdiğim ne alırsa onunla mutlu olurum'' dedi.
Bu durumda bana da tektaş almak üzere bir kuyumcunun yolu göründü. Kuyumcu arkadaşıma gidip tektaş yüzünlere, pırlanta yüzüklere baktım. Sağolsun arkadaşım ziyadesiyle ilgilendi. Vitrininde bulunanları tek tek gösterip özelliklerini sıraladı. Tektaş yüzükler, Pırlanta yüzükler, pırlanta beştaş yüzükler derken hediye almaya ayırdığım vaktimin çoğunluğunu burada geçirdim.
Kuyumcu arkadaşımın dükkanında başka bir arkadaşım ile karşılaştım. Kendisininde hediye baktığını ama fiyatların pahalı olduğunu söyledi. İnternet üzerinden alacağını, internette fiyatların daha makul olduğunu belirtti. İnternetle bu kadar haşır neşir olmama rağmen hiç aklıma gelmemişti.
Eve gelip arama motorlarını kullanarak aramalar yaptım, fiyatlarına baktım.
Meğer internette hediye yüzük için ne çok aramalar yapılıyormuş. Google'ın en çok arananlar listesine baktığımda şaşırdım. En çok aranan kelimeler pırlanta, tektaş, pırlanta tektaş, pırlanta beştaş gibi kelimelermiş.
İnternetten Hediye Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Hediyeyi vereceğimiz günden en az 4-5 gün önce siparişimizi vermiş olmalıyız ki herhangi bir aksilik çıkmasın.
Alış-verişi yapacağımız sitenin güvenli olup olmadığını, güvenli ödeme seçenekleri kullanıp kullanmadığını kontrol etmeliyiz ki dolandırılmayalım. Dolandırıcılar böyle özel günleri fırsat bilerek günü birlik sitelerde sahte satışlar yapabiliyorlar.
Ücretsiz kargo seçeneği olan sitelerden alış-veriş yapmak kargo ücretinden tasarruf sağlayacaktır.
Sitenin iade şartlarını mutlaka okuyunuz. Aldığınız hediyeyi geri iade etmeniz yada değiştirmeniz gerekirse neler yapmanız gerektiğini bilmelisiniz.
Eğer aldığınız hediye tektaş, pırlanta gibi bir ürünse garanti süresini, satış sonrası tamir ve temizlik şartlarını araştırın.
Aklınıza takılan soruları alış-veriş yapacağınız sitenin iletişim bölümünden mail yoluyla yada telefon hattını arayarak sorun.