13 Eylül 2014 Cumartesi
Okul- Dershane- Program
Arkadaşlar merhaba, uzun süredir yazmak istesem de hazırlık sınavı ve kayıt işleriyle uğraşmaktan ancak zaman bulabildim. (Not: Hazırlığı geçtim :)) )
Bu süre içinde gelen mesajların ve soruların çoğu ''Nasıl bir program izledin?'', ''Şimdiden fen çalışmalı mıyım?'', ''Daha çalışmaya başlamadım çok mu geç kalmışım?'' tarzı olduğu için bu yazıda size nasıl program yaptığımdan söz edip biraz da okul- dershane dengesini kurmanıza yardımcı olmayı planlıyorum.
ÖNEMLİ: Soracağınız soruları donanımhaber veya başka sitelerden değil de buradan sorarsanız hem daha çabuk cevaplayabilirim -diğer sitelere pek girmediğim için- hem de başkaları da yararlanabilir. O yüzden çok çok özel değilse buradan sorun lütfen.
OKUL-DERSHANE
1 ay boyunca büyük bir azim ve hırsla çalıştınız, ilk konuları yaladınız yuttunuz. Birkaç gün sonra ise okul açılıyor. Artık her sabah dershaneye gidip sınavda gerçekten çıkacak şeyleri öğrenmek yerine okula gidip sırada beklemek, sınıfın gürültüsünü çekmek, seçmeli derslere girmek gibi zamanınızı çalan ve gereksiz bir sürü aktivite yapmanız gerekecek. Şunu unutmayın ki sınava hazırlanan biri için tek bir dakikanın hayati önemi vardır. Tek bir soru sizin gideceğiniz okulu ve dolayısıyla hayatınızın geri kalanını değiştirebilir. Öncelikle bunun bilincinde olmalısınız. Zamanınız çok değerli. Bunu kendiniz fark ettikten sonra çevrenizdeki insanlara da bir şekilde anlatmalısınız aksi halde yemek yerken bir şeyler okumaya çalıştığınızda hedefleri ve amaçları olmayan boş insanlar ''N'apıyosun manyak mısın?'' gibi tepkiler verebilirler. (Böyle bir durumla karşılaşırsanız başka bir arkadaşın yazısında okuduğum ''Sınavı kazanıyorum.'' tepkisini de verebilirsiniz. :) )
Zamanınızın değerini farkına vardıktan -ve vardırttıktan- sonra yapmanız gereken zamanı maksimum seviyede kullanmak. Bir güne şöyle bir bakalım:
Okulun 8'de başladığını varsayalım. 30 dakika da yolda geçiyor olsun. Buna göre 7.20'de hazır olmanız gerekir. 6.20'de kalkarsanız günün en verimli zamanında kocaman bir 1 saatiniz var. Bu 1 saat içinde, eğer anne-babanızın kahvaltınızı hazırladığı şanslı bir ailedeyseniz oturup bir edebiyat konusu okuyabilirsiniz örneğin. Sonra gece yatarken de aynı konuyu tekrar ettiğinizde beyninize nasıl işlediğini göreceksiniz. Eğer ki kahvaltınızı kendiniz hazırlıyorsanız kahvaltı ederken youtube'dan video izleyebilirsiniz (Favorim ''Tonguç Akademi''). Bir süre sonra izleyecek video bulamazsanız kendi yaptığınız -Yapıyorsunuz değil mi?- edebiyat kartlarınızı okuyabilirsiniz. Bu tekniği uyguladıkça ne kadar çok işe yaradığını siz de göreceksiniz. Artık bir yazarın adını duyduğunuzda eserleri farkında olmadan ağzınızdan dökülecek. ( Burda tercihim Cumhuriyet çalışmaktan yana çünkü çok uzun ve karışık bir konu olduğu için bir anda öğrenmek yerine zamana yaymak çok daha mantıklı.)
Bu 1 saati verimli bir şekilde değerlendirdikten sonra servise bindiğinizde yine konsantre bir şekilde bir şeyler okumalısınız. Oyun oynamak veya müzik dinlemekle kaybedilemeyecek kadar değerli sizin zamanınız, unutmayın. Burda tavsiye edebileceğim minik el kitapları. Örneğin Güvender YGS Tarih El Kitabı'nı ben asla elimden düşürmezdim - çünkü tarihim kötüydü. Kitabı ilk aldığımda inceyken içindeki notlar ve stickerlarla şişman ve yıpranmış bir kitaba dönüşmüştü.
Gördüğünüz gibi çöpe giden 1 saati müthiş verimli bir zamana dönüştürdük.
Şimdi gelelim okulda geçen zamana. Dersleri dinlemek veya dinlememek tamamen size kalmış, hocalarınız iyiyse özellikle matematik ve geometriyi dinlemenizi tavsiye ederim. Önce okulda sonra dershanede görünce pekiştirmeniz daha kolay olacaktır. Ama artık teneffüslerde voleybol oynamayın, dememe gerek yok. Arkadaşlar lütfen ''Bugün çok çalıştım, birkaç teneffüs dinlenmeyi hak ettim'' gibi bahanelerle kendinizi kandırmayın. Beynimizin gücü burda birkaç kelimeyle açıklanamayacak kadar fazla ve beyin yorulması diye bir şey yok. Tamamen psikolojik. Ben 110. olan arkadaşımın tüm gün sadece arada yoruldukça(!) birkaç dakika gözlerini kapatarak dinlendiğini öğrendiğimden beri kendimi bu şekilde kandırmayı kesmiştim. (Ki bu çocuk 9-10-11'de benim 10 katım gezen bir insandı.) Ama bu demek değil ki tüm gün hiç ara vermeyeceksiniz. Tabii ki vereceksiniz ama örneğin yemek molası, bir şeyler atıştırma molası, balkona çıkıp gezinme molası. Örneğin bir teneffüs verebilirsiniz kendinize okulda ama sadece tek bir teneffüs. Daha fazlası kendinizi kandırmak olur. Eğer ders çalışmaya hiç alışık değilseniz ve dayanamayacak gibi hissediyorsanız yavaş yavaş başlayın. Önce 3 teneffüs, sonra 2 ve 1.
Dinlemediğiniz derslerde de ne yapacağınız belli: soru çözeceksiniz.
Okuldan çıktıktan sonra dershaneye kadar olan aradaki yemek yeme merasimini lütfen artık unutun. Tam bir zaman kaybı. Siz orada arkadaşlarınızla kıkırdaşarak menünüzü yerken başkaları çoktan dershaneye ulaşmış soru soruyor oluyor. Yemek yemeyin aç kalın demiyorum. Dershanede sağlıksız schnitzel yiyin de demiyorum. Kendiniz evde sandviç hazırlayabilirsiniz mesela, ya da subway gibi kısmen sağlıklı yerlerden sandviç alıp hızlıca yiyebilirsiniz. İlla ki bir yerde oturacağım diyorsanız da 20 dk'yı geçmemenizi tavsiye ediyorum. Arkadaşlarla kıkırdaşmaya çözüm bulmak için de arkadaşlarınızı iyi seçmeli ve gerçekten çalışan insanlarla takılmalısınız. Ya da tek bir yıl yalnız takılmaktan zarar gelmez. (Denedim %100 çalışıyor.)
Bütün bunların haricinde okul dersleri ve ödevleriyle dershanedekileri karıştırmamalısınız. ''Ben şu konuyu okulda verilen ödevde çözmüştüm dershanedekini çözmeme gerek yok'' diye bir şey yok arkadaşlar. Hepsini çözmek zorundasınız. Ve emin olun ki o 2. ödevi yaparken illa ki eksik bir yerleriniz olduğunu görüyorsunuz.
PROGRAM
Geldik en önemli yere. Program yapmak ve tabii ki yaptığımız programa uymak. Öncelikle rehberlikçilerden medet ummayı kesiyoruz arkadaşlar. Antalya 1.si sınıfımıza gelip ''Kendi programınızı kendiniz yapın.'' dediğinde ben de rehberlikten vazgeçemeyeceğimi düşünmüştüm ve bu şekilde 1 yıl boyunca haftada 1 saat rehberlik odasında geçirdim. Sonuç: zaman kaybı.
Sizi sizden daha iyi tanıyan biri olmadığına göre programınızı da siz yapacaksınız. Öncelikle küçük bir defter alıyoruz ve o hafta bitmesi gereken konuları ders ders yazıyoruz. Sonra bir kareli büyük defter sayfası alıyoruz, programı yaptıktan sonra da masamızın önüne yapıştırıyoruz.
Program yaparken en önemli şey soru sayısına göre değil konuyu öğrenmeye göre hareket etmek. Şunu sakın unutmayın: ÖSYM ''Aa sen günde 500 soru çözmüşsün, gel sen Boğaziçinde oku o zaman.'' demeyecek! ÖSYM'nin dikkat ettiği tek şey konuyu gerçekten kavrayıp kavramadığınız. O konuya kaç saat ayırdığınız, kaç soru çözdüğünüz, kaç tekrar yaptığınız ve dahası dershane sınavında o konudan çıkan soruyu doğru yapıp yapmadığınız ÖSYM'nin umrunda bile değil.
Bu yüzden o hafta bitirmek istediğiniz konuları bitirdiyseniz ama hedef soru sayısına ulaşamadıysanız benim gibi içiniz içinizi yiyip bitirmesin. Ama şunu da söyleyeyim: Asla, tek bir gün bile ''Bugün yeteri kadar çalıştım, süper tamam artık istediğimi yapabilirim. '' dediğim olmadı. 500 soru çözdüğüm günlerde bile. Hep ekstradan bir bilgi öğrenmeye, artı bir soru çözmeye çalıştım. Asla kendimi yeterli görmedim. En iyi bildiğim konulara bile hep bilmediğim bir şey mutlaka vardır, diye yaklaştım.
Günde 3 ders idealdir. Ekstradan 4.dersi de koyun ama onu yapamazsanız üzülmeyin. Hafta sonları -mezunlar için- tabii ki bunu geçmelisiniz. Çalışma şekliniz ise konu- tekrar- soru- tekrar- soru şeklinde olmalı.
1) Önce konuyu çalışıyoruz. Matematikse defteri tekrar ediyoruz, soruların çözümlerini kapatıp kafamızdan çözmeye çalışıyoruz, bir konu anlatımlıdan okuyoruz. Coğrafyaysa minik defterimize özet çıkarıyoruz, konu anlatımlıda önemli yerlerin altını çiziyoruz, fosforlularımızı ve renklilerimizi boca ediyoruz gibi. !!!! Her derse herkesin çalışma şekli farklıdır. Zaman geçtikçe siz de kendinize en uygun olanı bulacaksınız emin olun, bu yüzden eğer özet çıkarmak size zaman kaybı gibi geliyorsa çıkarmayın mesela, ama her konuyu çalışırken MUTLAKA VE MUTLAKA hocanızın anlattıklarını tekrar edin.!!!!
2) Konu çalışmamız bittikten sonra 5 dakika -maksimum 10 olabilir, arayı daha fazla kesinlikle açmanızı önermem.- ara veriyoruz ve döndüğümüzde çıkardığımız özete, altını çizdiğimiz yerlere, artık çalıştığımız her neyse ona 5 dakika daha göz atıyoruz. Öğrenmenin hemen ardından yapılan 5 dakikalık tekrar haftalar sonraki birkaç saatlik çalışmaya bedeldir. (Kaynak: Öğrenmeyi Öğrenmek- Final Rehberlik Servisi) Bu tekrarı küçümsemeyin. Lütfen.
3) Bir test kitabından işlediğimiz konuyu bitiriyoruz. Birini bitirmeden diğerine geçmiyoruz. Bu kitaptaki yapamadığımız soruları kesip hocaya sorup dosyalayıp tekrar çözüyoruz.
4) Gelecek hafta konuya 1-2 gün ayırıyoruz ve tekrar ediyoruz. Bu sefer öğrenme zamanı kadar çok zaman harcamıyoruz maksimum yarım saat kendimizi tam hissetmediğimiz yerlerin üstünden geçiyoruz.
5) Nispeten daha zor 1-2 kitaptan konuyu bitirip hocaya sorup tekrar edip dosyalıyoruz.
6) Bu konu sınavlarda karşımıza çıkarsa ve yanlış yaparsak, yapamazsak, dikkatsizlik yaparsak öncelikle açıp bu soruları çözüyoruz. Yok hala olmadıysa notlarımızı tekrar edip bir kitap daha bitiriyoruz.
Böylelikle programımız amacına ulaşmış oluyor. Umarım verimli geçecek ve sizi hayallerinize ulaştıracak bu yıla güzel bir başlangıç yapar ve başladığınız gibi de bitirirsiniz. Kendinize güvenin!
BAŞARABİLİRSİNİZ!
*Konuyla alakalı beğendiğim bir yazı : http://forum.donanimhaber.com/m_91552205/tm.htm
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder