20 Haziran 2014 Cuma

Atsız'ın Muhteşem 2 Aşk Şiiri


Hüseyin Nihal Atsız'ı tarif etmek mümkün olmasa da bir çok eli kalem tutan tarafından tarif edilmeye çalışılmıştır. Beni onu tariften hicap duyarım ancak ''bir gün oğlum'a Atsız'ı anlatırken neler söylerim'' diye düşününce şunlar geldi zihnime...

''Atsız, bir dava adamı, bir fikir adamı, bir yazar, bir şair... Ancak bildiğin edebi sanatçılardan değil... Aşkı onun kadar güzel anlatan, tarihi romanlarını okurken seni kolundan tutup Vey ırmağının kenarına götüren, hikayelerinde yakan tutup Çin Seddi'nin üstüne fırlatan bir adamdı...'' diyeceğim...

Belki de bu gün çocuklarımıza verdiğimiz bir çok isim onun sayesindedir. Türkçe adlar türeterek isim lügatımıza katkılar sağladığı kadar Milliyetçi Türk Gençlerinin önündeki en aydın insanlardan biriydi.

Böyle devasa özelliklere sahip Atsız'ın ''Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş'' diyecek kadar mütevazi bir yapıya sahiptir.

Lafı fazla uzatmadan Atsız'ın, aşkı anlatan 2 güzel şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum. Tavsiyem bu iki şiiri en az 3'er defa okumanızdır. Yüreğinizde bir yerlerin titrediğini hissedeceksiniz.


GERİ GELEN MEKTUP
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? 
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? 
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? 
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. 

Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; 
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; 
Herşey silinip kayboluyorken nazarımdan, 
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse... 

Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, 
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla! 
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince 
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince 
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım; 
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. 
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın, 
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın, 
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin; 
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin! 

Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden, 
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden... 
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı, 
Vaslınla da dinmez yine bağrıdaki ağrı. 
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu! 
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu! 
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı, 
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı. 

Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler, 
Tek bendeki volkanları söndürse denizler! 
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil' 
İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil 
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum. 
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum. 

Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur. 
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik. 
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur; 
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...


MUTLAK SEVECEKSİN!
Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş; 
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş. 
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş, 
Bir sır ki bu,ölsen bile açamazsın... 

Anlatması imkansız olan öyle bir an ki, 
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki... 
Bak emrediyor:Daldığın alemden uyan ki, 
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın... 

Kalbin benim olsun diyorum,çünkü mukadder... 
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök,ver! 
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer! 
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın... 

Ram ol bana,ruhun yeni bir aleme girsin... 
Yazmış kaderin:Aşkıma ömrünce esirsin! 
Aklınla,şuurunla,hayalinle bilirsin. 
Mutlak seveceksin beni,bundan kaçamazsın...


Hüseyin Nihal Atsız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder