31 Temmuz 2014 Perşembe

İstanbul Sözleşmesi Nedir?

Avrupa Konseyi tarafından 2011 yılında hazırlanan ve bu sözleşmeye ilk imzayı atan ülkenin Türkiye olması nedeniyle sözleşmenin adı İstanbul sözleşmesi olarak belirlenmiştir. 2014 yılına gelindiğinde İstanbul Sözleşmesini imzalayan ülke sayısı 10'a yükselmiştir.

Sözleşmenin yürürlüğe girmesi için 10 ülkenin imzası gerekiyordu ve bu sayı 2014 yılı Ağustos ayında tamamlanabildi. 2014 Ağustos ayı itibari ile İstanbul Sözleşmesi hükümleri kanun maddeleri ile yürürlüğe girdi.

İstanbul Sözleşmesi nedir?
İstanbul Sözleşmesi kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için uluslararası bir etkinliğin ismidir.

İstanbul Sözleşmesinin Maddeleri Nelerdir?

  • Kadına yönelik şiddetin, erkekler ve kadınlar arasındaki eşitlikçi olmayan güç ilişkilerinden kaynaklanan tarihsel bir olgu olduğu ve bu güç ilişkisinin erkekler tarafından kadınlar üzerinde baskı kurulmasına ve kadınlara yönelik ayrımcılık yapılmasına yol açtığı ve kadınların ilerlemelerini engellediği,
  • Kadınlara yönelik aile içi şiddet, cinsel istismar, tecavüz, zorla evlendirme, sözde “namus” cinayetleri ve bir insan hakları ihlali olan şiddetin kadın erkek eşitliğini sağlamanın önündeki en büyük engel olduğu,
  • Çocukların aile içindeki şiddete tanık olmak da dâhil aile içi şiddet mağduru oldukları
  • Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak,
  • Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dâhil kadın ve erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek,
  • Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarının korunması ve bu mağdurlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politikalar ve tedbirler geliştirmek,
  • Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik etmek,
  • Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütüncül bir yaklaşım benimsemek amacıyla etkili işbirliğini sağlamak için kuruluşlara ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlamaktır.
İstanbul Sözleşmesini İmzalayan Ülkeler Hangileridir?
  1. Türkiye
  2. Arnavutluk
  3. Avusturya
  4. Bosna-Hersek
  5. Danimarka
  6. İtalya
  7. Karadağ
  8. Portekiz
  9. Sırbistan
  10. Andora
Sözleşmenin detayları ise şöyledir;

Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi


Tüm dünyada artış gösteren kadına karşı şiddet olaylarını önlemeye yönelik çalışmalara uluslararası kuruluşlar her zaman büyük önem vermiştir. Bu konularda Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi bünyesinde ciddi çalışmaların yapıldığı, uluslararası hukukta değeri olan tavsiye kararları ve deklarasyonların yayınlandığı bilinmektedir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 30 Nisan 2002 tarihli “Kadınların Şiddete Karşı Korunmasına” ilişkin tavsiye kararı, 7 Nisan 2011 tarihinde genişletilerek ve güncelleştirilerek bir sözleşme haline getirilmiştir.
Türkiye'nin başkanlığını yaptığı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni 7 Nisan 2011 tarihinde Strazburg’da onaylamıştır. Müzakereleri yaklaşık üç yıl süren ve bu konuda Avrupa'daki en önemli hukuki düzenleme olarak kabul edilen Sözleşmenin en güçlü destekçilerinden biri Türkiye olmuş ve yazım sürecine de aktif katkı sağlamıştır.
Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığımız sırasında İstanbul’da imzaya açılan sözleşme, “İstanbul Sözleşmesi” olarak da anılmaktadır. Türkiye, 11 Mayıs 2011 tarihinde Sözleşme imzaya açıldığında ilk imzayı atmış, 24 Kasım 2011 tarihinde parlamentosunda diğer ülkelerden önce onaylamış ve onay sürecini sonuçlandıran Bakanlar Kurulu Kararının, 8 Mart 2012 tarihinde, Dünya Kadınlar Gününde, Resmi Gazete’de yayınlanmasını takiben, 14 Mart 2012 tarihinde onay belgesini Avrupa Konseyi Sekreteryasına ileten ilk ülke olmuştur.
Sözleşmenin kadına yönelik şiddetin nedenlerine ve yol açtığı olumsuzluklara değinilen Giriş bölümünde taraf devletlerin;
Kadına yönelik şiddetin, erkekler ve kadınlar arasındaki eşitlikçi olmayan güç ilişkilerinden kaynaklanan tarihsel bir olgu olduğu ve bu güç ilişkisinin erkekler tarafından kadınlar üzerinde baskı kurulmasına ve kadınlara yönelik ayrımcılık yapılmasına yol açtığı ve kadınların ilerlemelerini engellediği,
Kadınlara yönelik aile içi şiddet, cinsel istismar, tecavüz, zorla evlendirme, sözde “namus” cinayetleri ve bir insan hakları ihlali olan şiddetin kadın erkek eşitliğini sağlamanın önündeki en büyük engel olduğu,
Çocukların aile içindeki şiddete tanık olmak da dâhil aile içi şiddet mağduru oldukları
hususlarında anlaştıkları belirtilmiş ve kadın ve erkek arasında yasal ve fiili eşitliğin gerçekleşmesinin kadına yönelik şiddeti önlemede önemli bir unsur olduğu vurgulanmıştır.
Sözleşmenin, kadına yönelik şiddete ve aile içi şiddete son verilmiş bir Avrupa yaratmak amacıyla düzenlendiğine önemle dikkat çekilmiştir. Sözleşmede kadına karşı şiddetle mücadelede kapsamlı bir hukuki çerçeve oluşturmak üzere önleme (prevention), koruma (protection), kovuşturma (prosecution) ve mağdur destek mekanizmaları oluşturma politikaları (policy) konularına yer verilmiştir.
Türkiye'nin hazırlığına öncülük ettiği ve parlamentosundan ilk olarak Türkiye'nin geçirdiği Sözleşmenin amacı:
Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak,
Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dâhil kadın ve erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek,
Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarının korunması ve bu mağdurlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politikalar ve tedbirler geliştirmek,
Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik etmek,
Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütüncül bir yaklaşım benimsemek amacıyla etkili işbirliğini sağlamak için kuruluşlara ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlamaktır.
İstanbul Sözleşmesi, uluslararası hukukta kadına yönelik ve aile içi şiddet konusunda yaptırım gücü olan ilk sözleşme olma özelliğini taşımaktadır. Kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet, kadına yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet kavramlarının tanımlandığı sözleşmede şiddet, yalnızca fiziksel değil, cinsel, ekonomik, psikolojik ve ekonomik boyutlarını da içerecek şekilde tanımlamakta; sözleşmede 'kadın' sözcüğünün 18 yaşın altındaki kız çocuklarını da kapsadığı belirtilmektedir.
Sözleşmede “toplumsal cinsiyet” toplum tarafından kadın ve erkeğe yüklenen ve sosyal olarak kurgulanan roller, davranışlar ve eylemler anlamına geldiği ve “kadına yönelik cinsiyete dayalı şiddetin” doğrudan kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulandığı veya orantısız bir şekilde kadınları etkilediği şiddet olduğu belirtilmiştir.
Sözleşmenin en önemli yanı ise beraberinde getirdiği “denetim mekanizmasıdır” (md. 66. monitoring mechanism). Buna göre, Taraf Devletlerce Sözleşmenin etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak üzere, “Kadına Yönelik ve Aile İçi Şiddete Karşı Mücadelede Uzmanlar Grubu” (GREVIO) adı altında Avrupa Konseyi bünyesinde bir denetim mekanizması oluşturulması öngörülmektedir. Avrupa devletlerinden insan hakları, kadın hakları ve kadına yönelik şiddetle mücadele uzmanı 10 ila 15 uzmandan oluşacak bu grup, sözleşmenin yürürlüğe girmesinin ardından taraf devletler hakkında düzenli denetim raporları hazırlayacak, raporlarda üye devletlere kadına yönelik ve aile içi şiddetle mücadelede önerilerde bulunulacak, bu önerilerin ne derece yerine getirildiği takip edilecek, bu raporlarla bir yandan Avrupa genelinde kadın-erkek eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadelede ortak normlar yaratılmasına, bir yandan da taraf devletlerde bu alanlarda ilerleme sağlanmasına ortam yaratılacaktır.
Sözleşme ile mağdurlara, özellikle de kadınlara ve çocuklarına güvenli konaklama sağlayan, kolayca ulaşılabilir sığınaklar hazırlanması için gerekli tedbirler alınabilecek, şiddete uğrayanlara danışmanlık hizmeti vermek için ülke çapında 24 saat kesintisiz, ücretsiz telefon destek hattı kurulacak, mağdurlara yönelik tıbbi ve adli muayene, travma desteği ve danışmanlık sağlamak üzere, tecavüz, kriz veya cinsel şiddet yönlendirme merkezleri kurulacak, şiddet eylemlerinin gerçekleşmesine tanık olanların yetkili makamlara ihbarı teşvik edilecek, şiddet mağdurlarına yeterli hukuksal başvuru yolları sağlanacak, şiddete uğrayanlar için tazminat ödenmesi sağlanacak, şiddet faillerinin daha fazla şiddet eyleminde bulunmalarını engellemek üzere failleri eğitmeyi hedefleyen programlar oluşturulacaktır.
Sözleşme ile devletlere, Toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar uygulama yükümlülükleri ve gereken özeni gösterme, farkındalığı arttırma, sığınakların açılması hakkında yasal ve uygulamaya yönelik yaptırımlar getirme, veri toplama, sivil toplumun bu alandaki çalışmalarını destekleme, önleyici müdahale ve tedavi programları yapma, özel sektör ve medyanın katılımını sağlama, sorumluluğu verilmiştir.
Sözleşmede, taraf devletlerin kadın-erkek eşitliği ve kadına yönelik şiddet konularını eğitimin her düzeyinde müfredata eklemeleri de öngörülmektedir.
Avrupa Konseyi üyesi olmayan ülkelere de açık olan bu sözleşmeye taraf ülkeler, uygulama aşamasında şiddete maruz kalan kadınlar için 24 saat hizmet görecek çağrı merkezleri ve sığınma evleri kuracak aynı zamanda, mağdurlara tıp, adli tıp hizmetleriyle psikolojik ve hukuki destek sağlamakla yükümlü olacaktır. Sözleşmede kadınların şiddete maruz kalmadan ve şiddet mağduru olduktan sonra korunması için yapılması gerekenler ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
Sözleşme metni ile birlikte kabul edilen 'açıklayıcı kitapçık' (Explanatory Report) Sözleşmeyi yazan Komite tarafından hazırlanmış ve Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulunca da kabul edilmiştir. Bu belge, Sözleşmenin içeriğini madde madde ve ayrıntılı olarak açıklamakta ve her maddenin nasıl uygulanması gerektiği hakkında bilgi vermektedir. Belgede, Sözleşme hükümlerinin nasıl yorumlanması ve uygulamada nelerin yapılması gerektiği hususunda örnekler verilmektedir. Bu açıklayıcı metin, devletler açısından Sözleşme gibi hukuken bağlayıcı değilse de, özellikle uygulayıcılar için aydınlatıcı ve yol göstericidir.

Kaynaklar ;

  1. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/26922122.asp
  2. http://www.istanbulcahvio.com/tr/istanbul-sozlesmesi-hakkinda/ 
  3. http://www.ensonhaber.com/kadina-siddete-karsi-istanbul-sozlesmesi-yururlukte-2014-08-01.html
  4. http://www.diken.com.tr/vitrin/tayt-ve-kahkaha-bir-yana-kadina-karsi-siddeti-onleme-amacli-istanbul-sozlesmesi-yururluge-giriyor/
  5. http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2012-99-1169

29 Temmuz 2014 Salı

EverNote'un Logosu Neden Fil?

Evernote bir not alma ve hatırlatıcı özelliği bulunan bir programdır. Belirli notlar almanızı aynı notlara cep telefonunuzdan ve bilgisayarından ulaşmanızı sağlar.  Belirli etiketlerle notlar almanızın yanı sıra aynı notları çevrim içi diğer kullanıcılar ile paylaşabilirsiniz. Benimde çok sık kullandığım programlardan birisidir. Özellikle iş yerinde toplantılarda sesli notlar almak ve sesi yazıya dönüştüren özelliği ile daha kolay notlar almak için kullanırım.

Evernote programının ücretli ve ücretsiz versiyonları mevcuttur. Sıradan bir kullanıcıysanız ücretsiz sürümü yeterlidir.

Evernote programının logo bir fildir. Evernote'un logosu neden bir fildir diye düşündüm ve küçük bir araştırma yaptım. Bu konuda hiç bir Türk internet kullanıcısı düşünmemiş. Sadece yabancı bir soru-cevap sitesinde buldum.

Evernote programının logosu fil olarak belirlenmiş çünkü filler hafızaları ile meşhur hayvanlardır.Filler hiç bir şeyi unutmazlar.

Basit bir konu ama blogumda bu konunun bulunmasını istedim. Benim gibi bir deli adam araştırırsa burada cevabı bulacaktır.

İyi Bloglamalar dilerim.

Maymunlar Cehennemi ; Şafak Vakti Filmi

Bayram Tatilinin verdiği fırsatla birlikte eşimi de alıp sinemaya gittik. Turkcell'in Sarı puanları sayesinde ayda iki defa ücretsiz sinemaya gidebiliyoruz. Hangi filme gideceğimizi dahi bilmeden Cinemaximum gişelerine geldik. Ekranlardaki filmlere ve seanslarına bakmaya başladık.

Görür görmez Maymunlar Cehennemi Şafak Vakti filmine gitmek istedik. Filmin 3D olması da bizi cezbetmedi değil. Maymunlar Cehennemi'nin ilk filmini evde izlemiştik ve devam niteliğinde olan bu filmi de merak ettik.

Bayram dolasıyla 3D gözlüklerin hediye olması güzeldi. Fazladan 5 lira gözlük kirası vermek zorunda kalmadık.

Daha sonra biletlerimizi ve gözlüklerimizi alıp salona doğru ilerlerken patlamış mısır ve kola almak için büfeye gittim. Aldığım iki kola ve patlamış mısırın hediye olarak 2 adet 3D gözlük hediye ettiler. 

Komikti çünkü, bunun duyurusunu sinema bileti almadan önce yapmak gerekir ki insanlar biletleri ile birlikte gözlük kira parası da ödemesinler.

Gelelim filmimize;

Maymunlar Cehennemi Şafak Vakti
Film umduğumuzdan da güzeldi. Çok beğendik. Daha önce izlediğim 3D filmlerinden biraz daha etkiliydi. Maymun efektleri, maymunların canlandırılması harikaydı.

Film genel olarak hayvanlar alemi ile insanlar alemi arasındaki sürtüşmeyi anlatsa da bazı bölümlerinde insanların hayvanlardan üstün, bazı bölümlerde ise hayvanda olsa bir maymunun insandan üstün olacağının mesajları veriliyor.

Filmdeki bir sahne içinde yaşadığımız çağın siyasi konumu itibari ile çok dikkatimi çekti.

Koba isimli bir maymun Maymunların lideri olan Sezar'ı silahla öldürüyor ve sonra başlıyor ''Sezar'ı insan öldürdü, insanlar barışı bozdu'' diyerek yaygara yapmaya...

Günümüzde bir devletin başka bir devleti vurup ardından da demokrasi çığırtkanlığı yapması gibi bir sahneydi.

Film çok güzeldi. Eğer şu bayram günlerinde vaktiniz varsa mutlaka gidip izlemenizi tavsiye ederim

27 Temmuz 2014 Pazar

Masa 21 Filmi

Bayram tatiline girmiş olmam sebebi ile bolca vaktim olduğu için aklımdaki filmleri izlemeye başladım. Aklımdaki ilk film iş yerinden bir arkadaşımın bahsettiği Masa 21 filmi idi. filmin orjinal adı Table:21 ' dir. Çocukluğumdan beri hint filmlerini diğer bir tabir ile Bolywood filmlerini severdim. Günümüzde sinemada gelişen teknoloji ile çok kaliteli filmler çekilebiliyor.

Hindistanın yaşam tarzı biraz ülkemize benzediği için filmlerinden aynı t adı almak mümkün oluyor.

Gelelim filmimize;

Masa 21 Filmi (Table no 21 Filmi)

5 Yıldır evli olan bir çift bedava bir tatil kazanırlar. Fiji adalarındaki tatil için yola çıkıp güzel bir tatil geçirmenin hayalini kurarlar. Fiji adasına varır varmaz adanın güzelliği karşısında büyülenirler. Adaya vardıklarında evlilik yıl dönümleri için bir yemek organize edilir ve çifte hediye edilir.

Yemek için gittikleri restoranın sahibi renkli bir kişiliktir. Restoranın sahibi çifte bir oyun teklif eder. Masa 21 oyununu oynamalarını ve karşılığında 21 milyon Rupi kazanabileceklerini söyler.

Oyun şu şekildedir. Çifte 8 soru sorulacak ve 8 tane evet ya da hayırdan oluşan bir cevap alacaktır. Her cevaptan sonra çifte bir görev verilecek ve bu görevleri yapmaları istenecektir. Oyunun 2 kuralı vardır.


  1. Yalan söyleyemezsiniz
  2. Oyundan çıkamazsınız


Film gerçekten süprizlerle dolu, birbirini çok iyi tanıyan ve seven çiftin hayatında depremler yaratacak olan bu oyun aynı zamanda bir web sitesi aracılığı ile canlı yayın ile izleyicilere sunulmaktadır. Takriben 8 milyon internet kullanıcısı internetten canlı olarak çiftin oynadığı oyunu izlemektedir.

Bu filmi mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. Filmi izledikten sonra kendinize bazı gerçekleri itiraf edeceğinizden eminim.

İyi seyirler dilerim.

Masa 21 Filmi Afişi;


Masa 21 Filmi Fragmanı;
http://www.youtube.com/watch?v=SsC1MI9NvSs

Cehennem Melekleri -3 Filmi Afişleri


Daha önce Cehennem Melekleri-1 ve 2'yi çok büyük bir zevkle izlemiştim. Vizyona gireceği günleri iple çekmiş ve girer girmez koşa koşa gitmiştim. Tek kelimeyle aksiyon severler için bulunmaz bir filmdir.Eğer izlemediyseniz çok şey kaçırdığınızı söyleyebilirim. Cehennem Melekleri-2 filminin afişlerini de paylaşmıştım.Şimdi Cehennem Melekleri-3 filminin afişlerini paylaşıyorum. Cehennem Melekleri-3 filminin süprizi ise Mel Gibson ve Antonio Banderas'tır.














26 Temmuz 2014 Cumartesi

Blogger'ın Avantajları Nelerdir?

Blog açmak isteyenlerin öncelikle tercih ettiği sistemlerin başında ücretsiz olması sebebi ile Blogger nam-ı diğer Blogspot gelir. Blogger'dan sonra Wordpress sistemi gelir. Wordpress'in hem ücretli hem de ücretsiz seçenekleri mevcuttur. Bu yazımızda Blogger'ın avantajlarından bahsedeceğim. Blogger sistemini kullanarak bir blog açmayı düşünenlere kaynak olacağını düşündüğüm bu yazı da ücretsiz ama avantajlı bir sistem olduğunu göreceksiniz. Daha önceleri Wordpress kullanan hatta Wordpress hayranı bir Blog Yazarıydım.
Wordpress'e olan hayranlığım yüzünden bir video bile hazırlamıştım.  Wordpress Aşkına isimli hazırladığım videoyu izleyebilirsiniz.

Wordpress'ten Blogger'a geçtiğim zaman bir çok arkadaşımdan eleştiri almıştım ve bunun üzerine Neden Blogspot isimli bir yazı yazmıştım.

Blogger'ın Avantarları Nelerdir? (Blogspot'un Avantaları Nelerdir?)

Google ile entegre olmasıdır.
Google hesabı ile bir blog açabilir ve Google'ın diğer tüm hizmetlerini / servislerini bu Google hesabınız ile blogunuza bağlayabilirsiniz. Youtube, Picasa, Drive, Döküman vs gibi servisler ile blogunuzu koloayca entegre edebilirsiniz.

Hosting ve Domain dergi ile uğraşmazsınız.
Wordpress'te olduğu gibi bir hostinge ve domaine ihtiyacınız yoktur. Blogger, Google altyapısı olduğu için sınırsız hosting desteği vardır. Bu yüzden hostinginizden kaynaklı erişim sorunları yaşamazsınız. Eğer erişim sorunu yaşarsanız bu genel bir sorundur ve diğer tüm Blogger altyapısını kullanan bloglarda etkilenecektir. Domain parası ödemezsiniz. Siteadı.blogspot.com şeklinde bir blog adresiniz olur. Eğer kendinize özel bir domain ile Blogger'ı kullanmak isterseniz bunun içinde yöntemler mevcuttur. DNSpark yöntemi veya domain satışı yapan firmaların böyle yönlendirme özellikleri mevcuttur.

Çabuk İndexlenir.
Blogger, Google'ın altyapısı olduğu için girdiğiniz içerikler kısa sürede indexlenerek arama motorlarından görünmeye başlarlar. Ayrıca Google + isimli sosyal ağ ile SEO konusunda da önde olabilirsiniz.

Tema ve Tasarım
Blogger'ın tema seçenekleri de en az Wordpress kadar geniştir. Kimine göre Blogger temaları basit ve profesyonel değildir ancak biraz araştırma yaptığınızda profesyonel görünüme sahip bir çok Blogger teması bulabilirsiniz. İnternette ücretsiz olarak sağıtılan binlerce Blogger teması vardır. Yani blogunuz için tema sıkıntısı çekmezsiniz. Ayrıca Blogger'ın Şablon özelliği sayesinden kendi zevkinize göre kod bilginiz olmadan da kendi temanızı hazırlayabilirsiniz.

Kolay Yönetim Paneli
Blogger'ın yönetim paneli oldukça kolay bir arayüze sahiptir. Hiç bilgisi olmayan birisi dahi ilk girdiği andan itibaren Blogger yönetim panelini kolayca kullanabilir.

Daha bir çok avantaj sayabilmemiz mümkündür. Eğer sizde Blogger'ın avantajlarından bahsetmek isterseniz yorum bölümünden belirterek yazıya katkı sağlayabilirsiniz.

İyi Bloglamalar dilerim.

TMLER BAYRAMDA - AĞUSTOSTA NE YAPMALI?

Sitenin eşit ağırlıkçılara özel ilk yazısı hayırlı uğurlu olsun. Bu yazıyı yazan Dilan'a çok teşekkür ederim. :) Yazıyı çok beğendim, özellikle hazırladığı kartlarla edebiyat çalışmayı zevkli hale getirmesi çok güzel.

*****

Merhaba, öncelikle sizi şuraya alalım ben kimim neyim:
http://forum.donanimhaber.com/m_94183082/f_//tm.htm#94200806
Dün de resmi olarak Boğaziçili oldum arkadaşlar :) İnşallah darısı başınıza olacak.
Başlamadan önce önemli not : Yazacaklarım belli bir birikime sahipler (Anadolu lisesinde okuyup 11de çalışmış olanlar) için geçerli. Yani 1.dereceden denklem bilmiyorsanız tabii ki yazın LYS çalışmayın gidin temelinizi yapın.
Öncelikle, eğer bu yazıdan sadece tek bir şeyi uygulayacak olursanız o şu olsun: YAZIN YGS ÇALIŞMAK PİŞMANLIKTIR. Bunu bu kadar emin söylüyorum çünkü yaşadım. 1 ay boyunca yerimde sayarak en verimli zamanlarımı harcadım çünkü bana neden ygs çalışmamam gerektiğini kimse söylemedi.
Neden YGS Çalışılmamalı?
1. YGS'nin %50si çalışmaksa %50si şans ve zekadır. Eğer o an şansınız yaver gitmez ve heyecana kapılırsanız (ki ilk kez girenlerin çoğu heyecana kapılır) normalde yaptığınız puanın (çok) altında yapabilirsiniz.
2. Hem daha zor, hem daha çok, hem daha uzun koskoca LYS konuları duruyorken 8.sınıf sorusunun sorulacağı YGS'ye bu kadar önem vermek delilik olur.
3. Birkaç hafta sonra (mezunlar için 1 ay) zaten dershane açılacak ve YGS yüklenecekler. Şu an çok hevesli olduğunuz için de zaten yalayıp yutacaksınız.

DÜNYANIN EN ŞİRİN DERSİ: MATEMATİK
Arkadaşlar lütfen matematikten korkmayın. Birçoğunun TM seçmesinin nedeni de bu aslında ama özellikle LYS konuları sizden sadece emek istiyor. Çok zeki olmanıza veya 9.sınıftan beri günde 500 soru çözüyor olmanıza gerek yok. Tek yapmanız gereken her konuya gerektiği değeri vermek.
12LER: Zaten dershanenin açılmasına 1-2 hafta kaldı. Bu haftada size önerim trigonometriyi bitirmeniz. Hiçbir işiniz yok şu an sadece trigonometri bile çalışsanız YGS'den sonra kendinize teşekkür edersiniz. Trigonometri dedim çünkü uzun bir konu ve her yerde karşınıza çıkacak. Düşman değil dost olarak şimdiden halledin. Fem çözebilirsiniz (güzel temel attırıyor) ya da herhangi bir kitaptan bitirin. !!!! Yapamadığınız soruları kesin ve dosyalayın YGS'den sonra herkes kitap bitirirken siz onları çözüp deneme çözeceksiniz!!!!
Dershane açılınca, dershaneyi takip edin yani anlamanıza göre 1-2 kitap bitirin. Ama sadece bunla kalmamalısınız arkadaşlar bu 1 aylık hızlandırmada anlatılacak konular gerçekten basit. Sayılar, 2. derece denklemler falan. Sadece bunlarla en verimli zamanı doldurmayın. Mat2den alın başınızı gidin 11 konularını bitirin çok rahat edersiniz. Kolay diye küçümsemeye hiç gerek yok karmaşık sayılardan son zamanlarda ne kadar zor çıktığını görmüşsünüzdür. Hem daha yeni gördünüz o konuları ekstra video falan da izlemenize  gerek yok hatırlarsınız. (Ama isterseniz youtube'da Behzat Rasuli baya bi 11 konusu anlatıyor) Tabi burda da soruları kesip dosyalamayı unutmuyoruz, onlar sonra bize lazım olacak.
(Dosyalama konusu: Yapamadınız soruyu hocaya sordunuz anlattı, eve geldiniz açıp tekrar ediyorsunuz hmm şöyleymiş ben şurayı görememişim, tamam tamam diye. Sonra soruyu bi güzel siliyorsunuz ertesi gün tekrar çözmeyi deniyorsunuz. Çözdünüz mü tamam atıyorsunuz onu dosyaya. Çözemediyseniz bir yıldız atıyorsunuz o soruya tekrar hocaya sorup aynı işlemi uyguluyorsunuz. Ama silme kısmı bir süre sonra bayabiliyor böyle olursa ara sıra dosyadan rasgele soru seçip tekrar edebilirsiniz.)

MEZUNLAR: Açık ve net arkadaşlar mat2ye yüklenin. 10-11 bitirmenizi tavsiye ederim acayip rahat edersiniz.

MAT 1: Bence en çalışabilitesi olan konu problemler. Diğerleri zaten kolay çıkıyor, ve lys dururken çalışmak anlamsız. Problem fasikülü bitirip kendi taktiklerinizi oluşturabilirsiniz.Bununla ilgili bir kız çok güzel şeyler söylüyordu:
http://www.frmtr.com/hayat-bilgisi/5015643-bir-kizin-basari-hikayesi.html

GEOMETRİ: Geldik diğer korkulu rüyaya. Eğer temeliniz yoksa doğruda açılardan başlayın hiç korkmayın, tek önemli nokta ''görme yeteneği'' kazanabilmek için sık tekrar etmek ve çok soru çözmek.
Eğer temelinz varsa, 10.sınıfı yalayıp yutmanız yeterli olacaktır. Güzel bir üçgen bilgisiyle dershaneyle birlikte götürürseniz full bile çekebilirsiniz.

COĞRAFYA: Burda da LYS çalışmak anlamsız çünkü zaten hepsi ezber ve YGSden başka çok fazla konu yok. Yani sağlam bir YGS ile hem YGS'yi atlatırsınız hem de 2 ayda kolaylıkla LYS'yi halledebilirsiniz.  Örneğin benim gibi TM3'ten tercih yapacaklar için coğrafyanın hayati önemi var katsayısı çok yüksek. Yani şu an YGS'yi silip süpürmek için en güzel zaman. 12'lerin zamanı olmayabilir ama mezunların bitirmesini öneririm. 12'ler de gidebildiği yere kadar (mesela dış kuvvetler kalabilir uzun ve ezber bi konu) bitirin. Ama örneğin Dünyanın Şekli ve Hareketleri konusu, iyi bir hocadan dinlemeyip ezber yaparsanız kaçırabileceğiniz bir konu. Onu da dershanede dinlemeye bırakabilirsiniz mesela. Artık burda kararı siz vermelisiniz demek istediğim ''hoca anlatmadan anlamıyorum'' dediğiniz konuları dershaneye bırakın kendi kendinize anlayacağım diye zaman kaybetmeyin. Ha tabii ki diğerlerini de zaten dershaneyle tekrar edeceksiniz.
Burda en önemli şey kendi notlarınızı -eğer yoksa- çıkarmanız çünkü sene içinde açıp oradan tekrar etmenin çok büyük önemi var.

TÜRKÇE: Bir TM için Türkçenin önemini belirtmeme gerek yok herhalde, hayatınızı kurtaracak ya da sizi batıracak ders Türkçedir. Günde 2 paragraf testi çözmeye hemen bugün başlayın. Dilbilgisini dert etmeyin zaten maximum 4-5 soru geliyor onları da dershane hocanızdan dinlemekle yapabileceğinizi düşünüyorum. Yazın en önemli şey paragraf olmalı, azimliyazar'ın anlattıkları zaten baya yararlı, ben de kesinlikle konu anlatımına çalışılması gerektiğini düşünüyorum.

TARİH: Bu konuda tek önerim çok soru çözün olabilir. Ben yazın hiç tarih çalışmadım çünkü sadece YGS odaklı bir ders ve ezber falan istemiyor sizden sadece yorum yeteneğinizi geliştirmenizi istiyor. Bunu da ancak çok soru çözerek kazanabilirsiniz -eğer benim gibi ilgili değilseniz-

EDEBİYAT: Kart yapın arkadaşlar. Günde en az 1 kartla başlayın, bu kartları her yere asın ve yemek yerken ailenizle sohbet etmek yerine o kartları okuyun.  Dişinizi fırçalarken, aynaya bakarken (hayır abartmıyorum) o kartlara bakın. Bir süre sonra alışkanlık haline gelecek. (Şu an dişlerimi fırçalarken bir eksiklik hissediyorum mesela) Şöyle düşünün bir ilanı her yere astıklarında ''Off ezberledim artık her yerde o reklam'' demiyor muyuz? Edebiyatta da aynı şey geçerli.
Kendi kartlarımdan birkaç örnek:







Önceleri kağıdın bir tarafına yazarın adını yazıp diğer tarafına bilgi ve eserlerini yazıyordum, sonra ikisini de aynı tarafa yazmaya başladım daha rahat ettim çünkü görsel hafızam var ve o sayfa aklımda kalıyordu. Siz de deneyip kendinize uygunu bulabilirsiniz. Kartların şekilleri eserlerle bağlantılı da bağlantısız da olabiliyordu ama genelde bağlantılıydı, en önemli şeyse bütün kartlar farklıydı yani beyaz kağıdın üstüne aynı renk kalemle yazmadım hepsini.


Tabii burda en önemlisi azimliyazar'ın da dediği gibi tüm gün- her gün çalışmaya şimdiden alışmak. Facebook, twitter, instagramla hala vedalaşmadıysanız hemen şimdi kapatın ya da dondurun. SOSYAL MEDYA BİR YERE KAÇMIYOR AMA SİZİN İSTEDİĞİNİZ OKUL VE BÖLÜM KAÇIYOR. Sınavdan sonra isterseniz facebook'a yapışık yaşarsınız ama şu an insanların fotoğraflarına bakmaktan daha önemli işleriniz olduğunun farkına varın.

Bayramda el öpmeye gitmeyin vs dememe zaten gerek yok diye düşünüyorum, çok iyi çalışırsanız son gün kendinize bir ödül verebilirsiniz sadece. Kolay gelsin :)

Dilan

25 Temmuz 2014 Cuma

3 Adımda Facebook Arama Geçmişini Silmek!


Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımın Facebook aramalarından ötürü düştüğü elzem duruma şahit oldum. Bildiğiniz üzere ister mobil cihazınızdan olsun, ister bilgisayarınızdan olsun Facebook ile yaptığınız aramalar kayıt altına alınır. Daha sonraları yine Facebook arama bölümüne geldiğinizde en son yapılan aramalar önünüze çıkar. Yaptığınız aramaları birilerinin görmemesini istiyorsanız, Facebook arama geçmişini silmeniz, Facebook arama geçmişini temizlemeniz gerekir. Aşağıdaki adımları uyguladığınızda Facebook Arama Geçmişini kolayca temizleyebilirsiniz.


Facebook Arama Geçmişi Nasıl Silinir?
1.Adım | Facebook profilimize giriyor ve kapak fotoğrafının sağ alt kısmında yer alan Hareket Dökümünü Gör seçeneğine tıklıyoruz.

2.Adım | Hareket Dökümlerine tıkladığımızda sol tarafta aşağıya doğru uzanan bir menü görürüz. Bu menüden Ara seçeneğine tıklayınız.  Eğer Ara seçeneği çıkmadıysa Fotoğraflar linkinin altınında yer alan daha fazla linkine tıklarsanız tüm linkler açılır. Açılan yerde Ara seçeneğine tıklıyoruz.


3.Adım | Açılan sayfanın sağ üst kısmında Arama Kayıtlarını Sil seçeneğini görürsünüz. Bu seçeneğe tıkladığınızda arama geçmişini silmek istediğimizden emin olup olmadığımızı sorar. Eminim Sil seçeneğine tıkladığınızda Facebook Arama Geçmişini silersiniz.

Facebook Arama Geçmişini Neden Kaydeder?
Facebook algoritması yaptığımız aramaları bizlere yaptığımız aramalarla ilgili sayfa önerileri sunmak için ve bir sonraki aramamızda son aradıklarımıza öncelik vererek bizlere kolaylık sağmak için arama verilerini saklar.


Bütün işlem bu kadardır.


20 Adet Yaratıcı Asansör Reklamcılığı

Reklamcılık günümüzde oldukça ilerleme kaydediyor. Otobüs reklamları, tabela reklamları derken hayatımıza asansör reklamları, asansör reklamcılığı gibi kavramlarda girmeye başladı. Henüz ülkemizde örneklerini göremiyoruz ancak dünyada asansör reklamcılığı hızla yayılıyor. Dünyadan en yaratıcı 20 asansör reklamını aşağıda bulabilirsiniz.

Aşağıda yer alan asansör reklamlarına baktığınızda yaratıcılığın ne kadar geliştiğini ve insanların nelerden ilham alabileceğini göreceksiniz.

1-) Resident Evil: Extinction
Ölümcül Deney serisinin reklamıdır. Türkiye'de gösterime giren ve oldukça beğenilen film için yapılmış bir asansör reklam çalışmasıdır.


2-) Fear Factor Reklamı
Asansörün altını yok.... Fear Factor isimli firmanın reklamını içeren asansörün kapısı açıldığında altının olmadığı hissini veren bir grafik çalışması yapılmış. O kadar gerçekçi ki bazı insanların binmekten vazgeçip merdivenleri kullandığından eminim.

3-) Şehrirlere Kuşbakışı
Swiss Skydive isimli firmanın ''şehirlere kuş bakışı'' isimli reklam çalışması ile asansörün altına yerleştirilen kuş bakışı şehir resimleri gerçekten hoş görünüyor.

4-) Tanrı'nın parmağına dokunmak!
Tanrı'nın resmedildiği bir grafik çalışmasında gitmek istediğiniz katın düğmesine uzandığınızda Tanrı'nın parmağına dokunmak üzere olduğunu görebilirsiniz. (Bizim inancımıza göre ters ama reklam çalışması işte) Bir estetik cerrahi kuruluşunun reklamıdır.

5-) Forklift Reklamı
Tayland'lı Archilles Forklift isimli firmanın bir reklam çalışmasıdır. Asansörün altında bulunan forklift maketi asansörü yukarı aşağı kaldırıyor gibi görünüyor. Başarılı...

6-) Bisküvi ve Süt Reklamı
Hangimiz çocukken çayın içine püskevitimizi bandırmadık ki, bandığımız bisküvinin eriyip düşmeden ağzımıza götürmemiz çocukluğumuzda yeteneğimizdi. Oreo isimli firmanın reklam çalışmasında süt dolu bardak şeklindeki asansör yukarı çıkınca tepede bulunan bisküvi bardağın içine giriyor.

7-) İşkence Karşı reklam kampanyası
Guantanamo kampındaki işkenceleri kınayan bir reklam çalışmasıdır. Oldukça başarılı ve verilmek istenen mesajı hakkıyla veren bir reklamdır. Guantanamo kampındaki mahkumlara yapılan işkenceleri dünyaya bu şekilde duyuruyorlar.

8-) Spor Salonu Reklamı
Gold Spor Salonunun reklamında ise asansörün kata tam gelmeden sıkışıp kaldığını ve içeride kalan kilolu bir bireyin aşırı kilolarından dolayı zorlanarak yarım aralık asansörden çıkmaya çalıştığı işlenmiş. 

9-) Termometre Asansör
İlkim değişikliğine dikkat çeken reklam çalışmasında asansörün bir termometre derecesi olduğunu görüyoruz.Aşağı indikçe sıcaklık düşüyor, yukarı çıktıkça sıcaklık yükseliyor.

10-) Durex Reklamı
Bir prezervatif firması olan Durex'in müstehcen reklam çalışmasıdır. Asansörün  duvarına topukları geçmiş bir kadın ayakkabısını görüyoruz. Daha fazla detaya girmeyeyim en iyisi :)

11-) Ormanların yok olması
Ormanların yok olmasını konu alan reklam çalışmasında asansörün kapıları kapalıyken muhteşem bir orman manzarası, kapılar açıldığında harap olmuş bir orman manzarası görüyoruz. Doğa için yararlı ve duyarlı bir reklam kampanyası...

12-) Discovery Channel
Discovery Channel tarafından köpek balıklı bir reklam çalışmasıdır. 3 boyutlu olan asansör reklamında denizin dibinde bir kafesin içindeymişsiniz gibi bir hisse kapılabilirsiniz. Etrafınızda dolaşan bir köpek balığı var.

13-) İnşaat firması reklamı
Bir inşaat firması tarafından binalarda temel kısmına verilmesi gereken önemi anlatan bir reklam çalışmasıdır.

14-) Kahve Reklamı
Sabah uyanmak için kahvenin iyi bir yöntem olduğunu vurgulayan reklamda kahve içmeden kabustan uyanamazsınız mesajı veriliyor. 

15-) Fitness Reklamı
Bir fitness firması tarafından hazırlanan reklam çalışmasıdır.Asansörün kapıları açılıp kapandıkça dambıl ile spor yapan bir sporcuyu görüyoruz.

16-)  İkea Mobilya Reklamı
Mobilya devlerinden birisi olan İkea'nın reklam çalışmasıdır.  Düzenli ve düzensiz bir yatak odası lanse edilmiş.

17-) Saç Dökülmesi Reklamı
Ülkemizde saç dökülmesi problemi ile karşı karşıya kalan erkek sayısı oldukça hatırı sayılır çoğunluktadır. Bunlardan birisi de benim. En azından ben bu durum ile mutlu olmayı da öğrendim. Erkeklerin korkulu rüyası olan saç dökülmesine atıfta bulunan bir reklam çalışmasıdır.

18-) Kola Reklamı
Asansörün bir bardak olduğunu görüyoruz. En tepeden yukarı doğru çıkan bardak şeklindeki asansör dökülmekte olan kola şişesine doğru ilerliyor.

19-) Superman 
Superman filmi için yapılmış bir asansör reklam kampanyasıdır. Hani izlediğimiz supermen tehlike anında gömleğini yırtarak içindeki halk kahramanını ortaya çıkarır ya.. İşte bu sahneden esinlenilerek asansöre yerleştirilmiş etkili bir  reklamdır.

20-) Fiat Punto Reklamı
Otomatik park sensörlerini gösteren bir reklam kampanyasıdır. Otomatik park edebilme özelliğini çok güzel anlatan bir asansör reklamıdır.

Cep Telefonu ile Yapılan Saygısızlıklar

Cep telefonları artık hayatımızın vazgeçilmez aracıdır. Bu araçlar sayesinde neredeyse insanlarla olan etkileşimimiz kaybolmak üzere. Ben bazı hafta sonları telefonu kapatıp derin uykulara dalıyor, bazen cep telefonumu yanıma almadan yürüyüşe çıkıyorum. Sizlere de tavsiye ederim. toplum içerisinde yaşarken dikkat etmemiz gerekenler vardır. Çok sevdiğim bir söz var '' sevgide serbestlik, saygıda mecburiyet vardır'' insanları sevmek zorunda değilsiniz ancak onlara saygı duymak zorundasınız.

Cep telefonu kullanırken diğer insanlara yapılan saygısızlıkları düşününce bunları bir yazıda derlemeye karar verdim.

Toplum içinde yüksek sesle müzik dinlemek / oyun oynamak!
Hepimiz gün içerisinde şahit oluyoruz. Toplu taşıma araçlarında, bankada, hastanede, devlet dairesinde bekleşirken insanlar cep telefonları ile uğraşıyorlar. Böyle yerlerde ve zamanlarda cep telefonu ile yüksek sesle müzik dinleyenler, yüksek sesle oyun oynayanlar oluyor. Sanki o kişi için o an cep telefonunun ekranından başka bir dünya yok gibi oluyor. Etrafımızdaki insanları rahatsız etmeden de bu işlemleri yapabiliriz. Kulaklık ile müzik dinlemek gibi, kulaklıkla oyun oynamak gibi...

Etkinliklerde resim ve video çekmek!
Bir konser izlemeye gidiyorsunuz ve bir anda eller havaya kalkıyor. Bu eylem şarkıya ya da şarkıcıya eşlik etmek için değil, cep telefonları ile yüksekten resim ya da video çekmek için oluyor. Hal böyle olunca arkada olanların görüş alanı kapanıyor. Sahneyi önünüzdeki kişinin cep telefonu ekranından izlemek zorunda kalıyorsunuz. Böyle zamanlarda loş ortamlarda ve yüksek sesin olduğu yerde zaten cep telefonunuz ile daha sonra dinleyebileceğiniz, izleyebileceğiniz bir görüntü elde etmeniz mümkün değil. Zaten o konserin görüntüleri ertesi gün internete düşecektir. Arkanızdakilere konseri zehir etmeyi bırakıp sizde konserin zevkini çıkarın.

Özel bir anda cep telefonu ile ilgilenmek!
Bir restorana yemeğe gittiğinizde karşılaştığınız sahnelerden birisidir. Bazen bizimde başımıza gelebilir. İki kişi romantik bir akşam yemeği yiyecek ama karşısındaki tüm dikkatini cep telefonununa gelen bildirimlere yoğunlaştırmış durumdadır. Cep telefonunuza gelen her bildirimi anında görmek ya da cevaplamak zorunda değilsiniz. Bırakın akşamın tadını çıkarın ve partnerinize güzelim akşamı zehir etmeyin.

Yolda yürürken cep telefonuna bakmak!
Yolda yürürken bir an durup etrafınızda yürüyen insanlara bakın. Bir çoğunun yürüdüğü yoldan çok elindeki cep telefonuna baktığını görürsünüz. Çok gördüm, cep telefonuna bakıp yürürken tabelaya çarpanı ya da kaldırımın bittiği fark etmeyip boşluğa düştüğünü... Cep telefonu ile ilgilenirken yürüyüş hızının yavaşlaması nedeniyle arkasından gelen insanların yürümesini de engellemesi cabası... yolda yürürken tweet atmak ya da check-in yapmak zorunda değilsiniz. Ya da illaki tweet atmanızi telefona cevap vermeniz, mesaj yazmanız gerekiyorsa kenara çekilip kimseye engel olmadan, kendinize çarpmak suretiyle zarar vermeden de bu işlemi yapabilirsiniz.

Sinemada cep telefonu ışığı!
Dört gözle beklediğiniz film vizyona girmiş ve sinemaya gidiyorsunuz. Filmin en aksiyonlu sahnesinde yanınızda ya da önünüzde oturan kişi filmi seyretmeyi bırakıp cep telefonunu eline alıyor ve yanan cep telefonu ışığı ile sahnenin büyüsü kayboluyor, dikkatiniz dağılıyor. Hatta işi daha ileriye götürüp sinemada film esnasında gelen aramaya cevap verenler oluyor. Cep telefonunuzu sessize alın ve filmin tadını çıkarın. Merak etmeyin facebook,twitter, instagramdan gelen bildirimler bir yere kaçmaz.

Kamuya açık şarj istasyonlarını işgal etmek!

Ülkemizde de her geçen gün yaygınlaşmakta olan şarj istasyonları vardır. Cep telefonunuzun şarjı bitmiş ve acilen şarj etmeniz gerekir ancak şarj istasyonuna vardığınızda bir kişinin şarjını telefona bağlayıp şarj istasyonunun başında nöbet tuttuğunu görürsünüz. 15-20 dakika dolanıp tekrar gelirsiniz ancak aynı kişi yine oradadır. Diğer insanlarında şarja ihtiyacı olabilir düşüncesi yoktur. O an kendisinden daha çok şarja ihtiyacı olan birinin varlığını düşünemeyecek kadar egoisttir. Böyle umuma açık yerlerde diğer insanlarında haklarına riayet ederek, kendinize yetecek kadar şarj ettikten sonra diğer insanlarında kullanmasına olanak tanıyın.

Cep telefonu ile yüksek sesle konuşmak!
Böyle tipler maalesef toplumumuzda oldukça fazladır. Yolda yürürken, otobüste yada kalabalık ortamlarda cep telefonu ile konuşurken bağırarak konuşmak etrafınızdaki insanlara yapacağınız en büyük saygısızlıktır. İnsanlar sizin telefon konuşmanızı dinlemek zorunda değiller. Üstelik günümüzde cep telefonları özellikleri itibari ile en gürültülü ortamlarda bile sesi süzerek karşı tarafa sesin net gitmesini sağlayabiliyor. Düşük bir ses tonu ile konuşmakta karşınızdaki kişinin sizi duyması için yeterlidir.

Sizinde toplum içerisinde saygısızlık olarak nitelendirdiğiniz böyle davranışlar varsa lütfen yorum kısmından ileterek yazıya katkı sağlayınız.